Uykunun Evreleri Nelerdir?

İnsanlar niçin uyumaktadır? Uykunun evreleri nelerdir? İşte bütün cevapları...
Yaşamımızın yaklaşık üçte birini değişik bilinç durumlarından biri olarak bilinen uykuda geçiririz. Tarih boyunca kültürler uykuya ve onun bir parçası olan rüyalara değişen derecelerde değer vermişlerdir.
Bazı toplumlarda insanlar, uykuda evrensel gerçeklerin ortaya konulduğuna inanmışlar; bazı toplumların üyeleri ise uykuya gerekli olmasına karşın, üretken olmayan bir etkinlik olarak görmüşlerdir.
Sadece son zamanlarda, uyku araştırmacıları, uykunun hayret verici karmaşıklığını, işlevlerini ve onun psikolojik ve biyolojik değerini analiz etmeye başlamışlardır. Diğer birçok biyolojik işlev gibi uyku ve uyanıklık da günlük sirkadyen bir döngü izlemektedir. Uykuda ve uyanık olarak geçirdiğimiz zaman, güneşin etkilediği 24 saatlik bir döngüye bağımlıdır.
Uyku-uyanıklık döngüleri, mevsimlere bağlı olarak gün uzayıp kısaldıkça değişir. Metabolizma, midedeki asit düzeyi, uyarılmışlık, vücut ısısı, kan basıncı ve hormonların düzeyi de gün boyunca yordanabilir bir şekilde değişmektedir. Genellikle, bu ritimlerin hepsine birden biyolojik saat adı verilmektedir. Bütün beden döngüleri aynı örüntüyü izlemez.
Örneğin, bedenin uyarılmış bir hale gelmesine neden olan epinefrin hormonunun düzeyi, sabahın geç saatlerinde bir tepe noktasına ulaşır ve daha sonra gece yarısına kadar düzenli bir şekilde azalma gözeterek, aniden çok düşük bir düzeye iner ve sabaha kadar bu düzeyde kalmaya devam eder. Bunun aksine, uykunun başlangıcında ortaya çıkan melatonin düzeyi gece boyunca artar ve gün boyunca düşer.
Uyku örüntüleri üzerine yapılan araştırmalar, normal uykunun birkaç evreden oluştuğunu göstermektedir. Düzensiz, düşük voltajlı alfa dalgaları ve gevşemiş uyanıklık durumuyla tanımlanan başlangıçtaki "alacakaranlık" evresinin ardından, kişi uykunun 1. evresine girer. Nabzın yavaşlaması, kasların gevşemesi ve gözün bir taraftan hareket etmesiyle tanımlanan bu evre, sadece birkaç dakika sürer.
Kişi uykunun 1. evresindeyken kolayca uyandırılabilir. İkincil ve 3. evreler yavaş yavaş derinleşen uyku olarak tanımlanmaktadır. Bu evrelerde, kişinin uyandırılması güçtür ve kişi ışık ya da sese karşı tepki vermez. Kalp atış hızı, kan basıncı ve vücut ısısı düşmeye devam eder.
Uykunun 4. evresi sırasında kalp atış ve solunum hızları, kan basıncı ve vücut ısısı gece boyunca ulaşabileceği en düşük noktadadır. İlk uykuya dalışından yaklaşık bir saat sonra, kişi diğer evreleri tekrar geçerek uykunun 1. evresine doğru yükselmeye başlar. Bu süreç yaklaşık 40 dakika alır.,
Uyku döngüsünün bu evresinde, kalp atış hızı ve kan basıncı artar; kaslar döngüdeki herhangi bir evreye göre daha fazla gevşemiş bir hale gelir ve gözler, kapalı olan göz kapaklarının altında hızla hareket etmeye başlar. Uykunun bu evresine adını veren de bu hızlı göz hareketleridir(REM).
REM uykusu paradoksal uyku olarak da adlandırılır, çünkü beyin faaliyeti ve diğer fizyolojik belirtiler uyanık bilinç sırasında kaydedilenlere benzerken, kişi derin uykuda olarak görünür ve vücudun istemli kaslarının paralize olmasından dolayı hareket etme yeteneğinden yoksundur. REM DIŞI ya da REM uyku, uyku döngüsü sırasında REM evreleriyle yer değiştiren uykunun, hızlı göz hareketleri dışındaki evrelerini ifade etmektedir.
Uyandıktan sonraki 5 dakika içinde gece gördüğümüz rüyaların %50'sini unutuyoruz. 10 dakika içindeyse %90'ını.
Görme engelliler de rüya görüyor. Özellikle görme yeteneği ile doğup sonradan kaybedenler aynı görenler gibi rüya görmeye devam ediyor. Ancak imajlar içeren rüyalar görmüyorlar. Onların rüyaları ses, koku ve his üzerine kurulu ve en az bizimkiler kadar çarpıcı.
Herkes rüya görür. Ben hiç rüya görmem diyen biriyle mutlaka karşılaşmışsınızdır. Oysa bu bilimsel olarak mümkün değil tabii ağır bir psikolojik rahatsızlığı yoksa. Herkes rüya görür ancak görmüyorum diyenler en çabuk unutanlar.
Rüyamızda sadece bildiğimiz yüzleri görürüz. Daha önce hiç tanışmadığınız biriyle aksiyon dolu bir rüya yaşamış olabilirsiniz ama emin olmayın. Beynimiz daha önce görmediği bir şeyi yaratmaz. Ancak daha önce gördüklerini birleştirip ortaya özgün parçalar çıkartabilir.
Herkes rüyalarını renkli görmez. İnsanların %12 si rüyalarını siyah beyaz görüyor. 1960'lara kadar bu oran çok daha yüksekmiş ancak renkli televizyonun hayatımıza girmesiyle hızla düşmüş. Şu an 25 yaşın altında siyah beyaz rüya görme oranı %4.4.
Rüyalar semboliktir. Rüyalar sırasında bilinçaltımız konuşur ve bilinçaltımız oldukça derin konuşmayı sever. Rüyanızda gördüğünüz şey ile ifade ettiği şey son derece farklı olabilir.
Günlük hayatınızda çok neşeli, mutlu bir insan olabilirsiniz ama rüyalar genellikle stres içerikli olur. Rüyalarda negatif duygular pozitiflere göre çok daha fazla alan işgal eder. Bu yüzden sürekli kovalanıyor ve ağlamaklı anlar yaşıyorsanız endişelenmeyin bu çok normal.
Bir gecede maksimum 7 rüya görebilirsiniz. Ortalama bir gecede göreceğiniz rüya sayısı 4 ile 7 arasında değişebilir ve bu da toplam 2 saati kapsar.
Hayvanlar da rüya görür. Pek çok hayvan üzerinde yapılan deneyler gösteriyor ki hayvanlar uyku esnasında insanlar ile aynı beyin dalgalarını yayıyor. Zaten bir evcil hayvan beslediyseniz rüya gördüklerini çok iyi bilirsiniz.
Derin uykuya geçtiğimizde beynimizdeki bir sistem harekete geçer ve vücudumuzun hareket etmesini engeller. Başka türlü rüyamızda yaptığımız hareketleri gerçek hayatta da yapmaya çalışırdık. Ancak bu sistem bazen biz uyansak da devreden çıkmaz işte o zamanlar da uyku felci dediğimiz şey yaşanır ve yaşayanı bayağı korkutur.
Rüyalarımız işbirlikçidir, gerçek hayatla paralel çalışır. Mesela siz uyurken dışarıda birisi keman çalıyorsa rüyanızda kendinizi klasik müzik konserinde sanabilirsiniz.
Kadınlar ve erkekler farklı şekillerde rüya görür. Erkekler daha çok erkekler hakkında rüya görür. Yani bir erkeğin rüyasında gördüğü kişilerin %70'ini erkekler oluşturur. Kadınlarda ise bu oran eşittir. Erkekler daha agresif rüyalar görürken kadınların rüyaları daha sakindir.
İnsanların %38'i rüyalarının en az bir kere çıktığını ifade ediyor. Bu konuda hiçbir bilimsel veri olmasa da rüyaların gelecekten haber verdiğine inananların oranı %68.
Horluyorsanız rüya görmezsiniz. Bu internette oldukça dolaşan bir konu ancak bilimsel bir kanıt yok. Horlarken belki rüya görebilirsiniz ama yanınızdakinin göremeyeceği kesin.
Rüyada orgazm olabilirsiniz. Bilimsel araştırmalar gösteriyor ki fiziksel olarak hiçbir aktiviteniz olmasa bile rüyanızda gerçek yaşamda olduğu gibi orgazm olabilirsiniz.
- Yorumlar 0