Erdem Bayazıt Şiirleri – En Güzel 15 Şiiri

Erdem Bayazıt 1939 yılında dünyaya gelmiştir. Öğrencilik yıllarında şiire merak salan şair, yaşadığı dönemde Türk edebiyatına değerli eserler bırakmıştır.
Erdem Bayazıt Şiirleri – En Güzel 15 Şiiri

En Güzel ve Kısa Erdem Bayazıt Şiirleri

Erdem Bayazıt 1939 yılında Kahramanmaraş’ta doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamlayan Bayazıt bu dönemlerde şiir yazmaya başladı. Üniversiteyi geçim sıkıntılarından dolayı bırakmak zorunda kalan Bayazıt, askerden geldikten sonra Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Erdem Bayazıt 5 Temmuz 2008’de İstanbul’da hayatını kaybetti. Şair yaşadığı dönem boyunca edebiyatımıza çok değerli eserler kazandırmıştır. Bu içeriğimizde en güzel ve kısa Erdem Bayazıt şiirlerini derledik.

Erdem Bayazıt Şiirleri;

1. Bulmak

Bir an kayboldun gibi! yaşadım kıyameti

Yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti

 

Yeniden su yürüdü dalıma yaprağıma

Bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma

 

Çiçeğe durdu kalbim içtim parmaklarından

Göz çeşmem suya erdi sevda kaynaklarından

 

Bir aydınlık denizin sonsuz derinliğinde

Yüzüyorum gözünün yeşil serinliğinde

 

Bir ışık bir kelebek biraz çiçek biraz kuş

Yeni bir ülke yüzün ellerimde kaybolmuş

 

Soluğum bir kuş gibi uçuyor ellerine

Kapılıp gidiyorum saçının sellerine

 

Gözlerinden göğüme sayısız yıldız akar

Bir gülüşün içimde binlerce lamba yakar

 

Bir kurtuluştur o an çağrılsa senin adın

Sesin ne kadar sıcak sesin ne kadar yakın

 

Tabiat bir bembeyaz gelinlik giymiş gibi

Yüzüme kar yağıyor sanki elinmiş gibi

 

Sensiz geçen zamanı belli yaşamamışım

Sensizlik bir kuyuymuş onu aşamamışım

 

Bir yol buldum öteye geçerek gözlerinden

İşte yeni bir dünya peygamber sözlerinden

 

Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm

Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm

Erdem Bayazıt Şiirleri


2. Aşk Risalesi

Ama sen uzaklardaydın ey kalbim

Uzaklardaydın, sevdiğim uzaklardaydı

Ayın yıldızların çağlayarak

Berrak şelaler yaparak

Coşku içinde aktığı

Bir yerlerdeydi.

 

Hani bir gün bir çobana rastlamıştık

Adı Ferhat mıydı neydi

Koyunların, kuşların, böceklerin ve çiçeklerin

Sadakatten mest oldukları

Herbirinin gözlerinde

Kaybolur gibi kayar gibi

Dalıp gittiğimiz o saadet evreni

Kayaların yüzlerinden okuduğumuz o ebedi bilinç

Bizi çekip almıştı kılcal damarlarımızdan

 

Yaslan göğsüme sevdiğim

Benim gönlüm gök gibidir açık deniz gibidir

Pas tutmaz benim içim yeryüzü gibidir

Toprak gibidir

Sen ki bulut gibisin

Ay gibisin güneş gibi bazen

 

Usul usul inen

Yağmur tıpırtılarını

Dinler gibi

Dalıp gitmiştik

Sen konuşuyordun

İpil ipil yağan bir yağmur gibi konuşuyordun

Onlar ki konuklarımızdı

Adları Keremdi, Yusuftu, Kaystı

Hepside ezelden tanıdıktı dosttu.

Erdem Bayazıt Şiirleri


3. Diriliş Saati

Ey bir emre hazırlanan simsiyah gecede

Karanlığı emip emip de gebe kalan

Ey her depremden sonra biraz daha doğrulan

Herkesin

Veba girmiş bir şehrin hem halkı

Hem seyircisi olduğu bir günde

Ey düştüğü yerden kalkmaya hazırlanan ülke.

Her damlası bir zafer müjdecisi

Bir posta eri gibi

Yağmur yüzümüze değince

Çıkacağız yola.

Çıkacağız yola

Hesap günü gelince

Yağmur yüzümüze değince

Güneş bir mızrak boyu yükselince.

Erdem Bayazıt Şiirleri


4. Sebep Ey

Ürperir tabiat, üfleyince rüzgârı derin gök soluğu

Ulu ses dokununca çarka

Düşer ölümün gölgesi eşyaya.

 

Başlar eşyada hareket kurtulmak için kendinden

Daha öteye geçmek için arınmak gibi elbiseden

Yakalar ölümsüzlüğün sonsuz ipini

Sonra ses olur

Zamanın idrak incisi ses döner, döner, döner de

Yönelir sebebe

Sebeb ey!

 

Sesi damarla çizer

Mutlak sözü damarda kanla çizer

Uzar bir göz ağrısının gecesi uçsuz bir nehir gibi

Bir bebeğin ilk hecesi düşer ağzından ansızın ve bulur

Sonra toprak sıkışır sıkışır taşar da renk olur tarla da

Günesin çarpılmış elçisi Van Gogh´la gelir önümüze

Portakalla yayılır karanfilde tutuşur karar kılar denizde

Renk denizde karar kılan ebedi tarla olur.

Renk başkaldırırken helezonlar çizerken ses

Som fatih su fetheder tabiatı

Döner döner döğünür eritir dağları yobaz kayaları

Daha der sığmaz kabına yönelir göğe teslim olur

Ve düşerken toprağa çağırır

Sebeb ey!

 

Her sabah bütün bitkiler iştahlı bir çocuktur

Emer, emer, emer toprak anayı

O sultan hazinesi o hep veren sonsuz cömert anayı

Yeşil hayat, kırmızı hareket, sarı sabır emer

Ve beyaz iman çizer sesini

Tamamlar kavisini

 

Sebeb ey!

Erdem Bayazıt Şiirleri


5. Bir Gezgin Adam

Bir adam belki de en çok bir rüzgardır şimdi

Sisli yabancı gölge gibi gezgin bir rüzgar

Şehri bir yabancı gibi dolaşıyor

Şehrin mabetleri bir bir tükeniyor

Başlıyor içinde sonsuz susuzluk

Avuçlarının içi terliyor.

Erdem Bayazıt Şiirleri


6. O

(Evrenin Efendisine)

 

Dünyanın ağırlığına eklesek,

Yıldızları, ayı, güneşi

Yine de ağır basarsın ey kalbim

Ey kalbimin güneşi...

Erdem Bayazıt Şiirleri


7. Ara Çağrı

Sen bir taze haber gibi gelmiştin unutmadım

Her gelişin bir taze haberdi, unutmadım

 

Aşktı alıp verilen, altın bir vakitti yaşadığımız

Bir muştuyu algılamanın sürekli gerilimiydi sanki, unutmadım

 

Can oynardı evlerde, yollarda, meydanlarda

Can alınıp can verilirdi, hiç unutmadım

 

Sen uyurdun, uykun bir tepeden seyredilen uçsuz bir vadi

Kıyısından seyredilen bir denizdi sanki, unutmadım

 

Ah sevgili! hayat görünürdü kapından bir çırpınış yüreklerimizde

Sen evinden çıktığında güneşler doğardı içimizde, unutmadım

 

Toprağa düşen tohum, onda gizlenen renk, şekil, koku

Senin için biçimlenirdi, renklenirdi, kokardı senin için, unutmadım

 

Ebedi masum çocuklar zamanın solmayan çiçekleri

İstemişlerdi de ezan okumuştu Bilal bir sabah, unutmadım

 

O dirildi, o dirildi diye birden çalkalanan sokaklar

Ölüm ki sonsuza açılan bir kapıydı, hiç unutmadım

 

Ey aşk, ey dirilik soluğu, ey evrenin hareket kaynağı,

Nasıl unuturum, nasıl unuturum, hiç unutmadım!..

Erdem Bayazıt Şiirleri


8. Kar Altında Hüzün Denemesi

Dünyanın en uzun hüznü yağıyor,

Yorgun ve yenilmiş insanlığımızın üstüne.

Kar yağıyor ve sen gidiyorsun,

Ağlar gibi yürüyerek gidiyorsun,

Belki bulmağa gidiyorsun kaybettiğimizi

O insan ve tabiat çağını.

 

Dön bana ve dinle!

Kuşlar uçuşuyor içimde.

 

Loş bir keman solosu gibi

Kuşların uçuştuğunu içimde,

Dön bana ve dinle.

 

Karanlık denizlerin dibinde,

Birtakım incilerin olduğunu

Birtakım incilere ve hatıralara

Neden bağlı olduğumuzu unutma.

 

Duy beni ve dinle!

Denizler boğuşuyor içimde.

 

Unutma diyorum ama sen anla,

Anlat bizim de yaşamak istediğimizi onlara...

Erdem Bayazıt Şiirleri


9. Yok Gibi Yaşamak

Boğuk bir bakışın oluyor senin

Bir girdap derinliğinde kayboluyor gibiyim

Yok gibi yaşamak bu kalkıp kurtulmak gibi kalabalıktan

Durma bana türkü söyle Anadolu olsun

Susuz dudak gibi çatlak olsun

Karanfil gibi olsun kara çiçek gibi solgun yüzün

Durmadan akıyor kalbim ayaklarına bana karanlık bakma

Ağıyorum bir karanlık karayel saçlarına

Çekme ülkemden nar yangını gözlerini

Beni bu kentten kurtar beni yalnız ko git beni

Arıyorum arıyorum o ilk çağ ırmaklarında sedef ellerini

 

Susmam seni ürkütmesin içimde çağlar var bilmelisin

Katı bir yalnızlık bu bilmelisin

Kaçmam kendimi bulmam ben senden yoksunum iyi bilmelisin.

 

Şu yalnızlık çıkmazında önümde niye sen varsın

Niye her şey bir anda kayıyor sen kayıyorsun

Kalbim niçin bu kadar yabancı sen niye yoksun

Bir sam yüklü geceleri içimden atamıyorum

Niye bunları bir anda unutamıyorum

 

Hadi tut elimden gök gibi ölü kadar yalnızım.

Erdem Bayazıt Şiirleri


10. Veda

Bu şehirden gidiyorum

Gözleri kör olmuş kırlangıçlar gibi

Gururu yıkılmış soyatlar gibi

Bu şehirden gidiyorum.

 

İnsanlar taş gibi bana yabancı

Ağaçlar bensiz hüküm giyecek bulvarda

Bir tanbur bir yalnızlığı anlatıyorsa

O ışıksız pencereden

Ben onu duymuyor gibiyim

Bir ağaç ölüyorsa kapınızın önünde

Ben onu bile duymuyor gibiyim.

 

Bu şehirden gidiyorum

Gömerek geceyi içime

Sabahın hüznünü beklemeden

Gidiyorum bu şehirden.

Erdem Bayazıt Şiirleri


11. Deniz

Denizin bir gülüşünü arıyor çocuklar ellerinde oltaları

Geçmişin günün geleceğin yükünü üstünde

Pul pul taşıyan balıkları

Denizin bir gülüşünü yakalıyor çocuklar ellerinde oltaları

-Karaköy 1960-

Erdem Bayazıt Şiirleri


12. Ölü Vakitleri Yaşamak İhtiyar Evlerde

Duvarları çatlak

Tavanı dökülmeye hazır

Temelinde bitlerin karıncaların ince bacaklı böceklerin

gezindiği

İhtiyar evlerde

Zamanı çekip üstümüze

Örtüyoruz kirli ve açık yerlerimizi.

Bir şey mi var

Sandık diplerinde saklanan merdiven altlarında

unutulan

Ahır köşelerine atılmış paslı çivilerine asılmış duvarların

Nedir bizi bağlayan bütün bunlara ve geçen zamana.

Siz oturdunuz mu hiç kıldan ince uçurumlarda

Biz yatıyoruz her gün beli bükülmüş duvar diplerinde

Uykumuz ürkek ceylanlara benziyor

Bazan yorgun taylara.

Biz sessiz ve kaygan zaman üstünde

Unutmuş ve aldırmaz görünüyoruz

Gıcırtılı merdivenlerden çıkan ölümü.

Biliyoruz işliyor saat tıkır tıkır

Her yerde ve her şeyde

Sesini çizerek sonsuzluğa

Tıkırtıların kımıltıların ve uzayan ağaçların.

Ve aklın dar yalnızlığında

Erdem Bayazıt Şiirleri


13. Haber Veriyorum

Altımızda kayan bu ölü şehri durdursana

Ey gücü toprak kadar eski

Ey gücü yer kadar ağır çocuk

 

Büyüyen elimin üstüne koy elini

Sana bir yürek vuruşu gibi belirli

Gelen zamanı haber veriyorum

Erdem Bayazıt Şiirleri


14. Önden Gidenler İçin

'Sait Mutlu, Sabri Arslan, Mehmet Emin Balyan, Ahmet Yücel'in aziz hatıralarına'

 

Onlar gittiler

Yalnız bir yemin kaldı aramızda

Ben şimdi bu yanda

Kasılmış çıplak bir kurşun gibiyim

Namluda.

 

Onlar gittiler

Topraktan bir işaret taşıyarak alınlarında

Ben şimdi bu yanda

Gerilmiş bir an gibiyim

Doğumla ölüm arasına.

 

Onlar gittiler

Gelen zamandan bir haber gibiydiler.

Ben şimdi bu yanda

İçilmiş bir and için bekleyenim

Kurulmuş saat gibi.

 

Onlar gittiler

Giderken bir muştu gibiydiler.

Erdem Bayazıt Şiirleri


15. Dağlar

Burçlarında ceylan taşıyan yücelere ey

Ayın hüzün saati gözlerinden

Kuytu yerlerine sümbüller dökülen

Nergisler açan eteklerinde

Göklerden muştular indiren güvercinleriyle

Dorukları bembeyaz yaşmaklarıyla

Güneşe uzanan ağaçlarıyla

Zamanı hiç geçmeyecekmiş gibi donduran

Ey bir yanıyla derin sulara dayanan

Ey dağlar nerdesiniz ey.

 

Kim bizi senden koparan

Hangi ses çağıran bulvarlara

Dengemizi bozan intihar vitrini bulvarlara

Erdem Bayazıt Şiirleri

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Victor Hugo ŞiirleriPir Sultan Abdal Şiirleri
İlhan Berk ŞiirleriHaydar Ergülen Şiirleri
Murathan Mungan ŞiirleriBehçet Necatigil Şiirleri
Neyzen Tevfik ŞiirleriDidem Madak Şiirleri
Yusuf Hayaloğlu ŞiirleriCahit Sıtkı Tarancı Şiirleri

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.