Yükselen Güç: ABD

İkinci Dünya Savaşı sonrası yükselen bir güç haline gelen ABD'nin, savaş sonrası durumu
Yükselen Güç: ABD

Almanya ve Japonya’nın teslim olmalarıyla sona eren İkinci Dünya Savaşı insanlık tarihinin en büyük felaketlerinden biriydi. 70 milyondan fazla insanın öldüğü, daha fazlasının yaralandığı veya sakat kaldığı bu çatışma, nükleer silahların ilk kez kullanılmasına da sahne olmuştu. Başta Yahudiler olmak üzere milyonlarca insanın Nazilerin toplama kamplarında yok edildiği bir soykırımın yaşandığı savaş bittiğinde, dünyadaki birçok ülkenin ekonomik ve siyasi yapıları da alt üst olmuştu.

İkinci Dünya Savaşı sonrası askeri, siyasi ve ekonomik açılardan güçlenen ABD, sadece Avrupa'nın denklemini değil, dünyanın birçok yerinde de özellikle Soğuk Savaş döneminde yaşadığı anlaşmazlıklarla denklemlerin değişiminde büyük rol oynadı. 

Savaş sona erdiğinde ise ABD Avrupa'nın 69, Asya-Pasifik bölgesinde ise 26 tümen askeri bulunmaktaydı. Savaş sırasında ABD’nin sanayi üretimi %90, Gayrisafi Milli Hasılası ise %60 oranında artış göstermişti.

1940’da 61 milyar dolar olan devlet borcunun 1945’te 253 milyar dolara tırmanması endişe yaratmakla birlikte, ekonominin savaş boyunca yıllık ortalama %15 büyümesi ve dünyadaki toplam rezervin %70’ine denk gelecek şekilde 20 milyar dolarlık altına sahip olması ABD’nin savaştan zenginleşerek çıktığını göstermekteydi.

Bunların yanı sıra, ABD'nin savaş öncesi en büyük müttefikleri olan Avrupa ülkelerinde yaşanan ekonomik krizler, ABD için de tehlikeli bir hale gelmesine yol açmaktaydı. Ekonomik kriz sırasında eriyen döviz stokları, dolayısıyla da ithalat miktarı kısılan Avrupa ülkelerinin, ABD ile ticaret hacminde daralmaların yaşanması kaçınılmaz hale geldi.

Bu durum, savaştan hemen sonra ABD sanayi üretiminde sert düşüşlerin yaşanması ve işsiz sayısının 500 binden 2,7 milyona çıkmasına neden oldu. İşsizliğin daha da artabileceğinden endişe eden ABD, bir yandan SSCB ile küresel çapta bir rekabete hazırlanırken diğer yandan da kendi ekonomisini bekleyen büyük tehdide çözüm aramaktaydı.

İkinci Dünya Savaşı Sonrası Durum

Savaşın son yılında hayatını kaybeden Roosevelt’in yerine ABD Başkanı olan Harry Truman’ın öncelikli gündemini bu konu oluşturmaktaydı. ABD ve SSCB arasında Avrupa merkezli olarak derin görüş ayrılıkları ortaya çıkarken, savaştan mağlup çıkan Japonya da savaşın yaralarını sarmaya çalışıyordu.

Savaş sırasında ABD’nin Pasifik kuvvetleri komutanı olan Orgeneral Douglas Mac Arthur’un komutanlığında işgal edilen Japonya’da, İmparator Hirohito’nun görevine devam etmesine izin verilmekle birlikte, ABD tarafından hazırlanan ve 1947’de yürürlüğe giren yeni Japonya anayasasıyla, "denetim altında" demokratik bir siyasi yapı oluşturuldu.

Anayasanın dokuzuncu maddesiyle, Japonya’nın uluslararası anlaşmazlıklarında savaşa veya kuvvet kullanmaya başvurması ebediyen yasaklandı. ABD ile Japonya arasında savaşı hukuken sona erdiren barış antlaşmasının 1951’de imzalanmasından sonra, iki ülkenin güvenlik konularındaki iş birliği de hız kazanacak, eski düşman Japonya, ABD’nin Pasifik bölgesindeki önemli müttefiklerinden biri haline gelecektir.

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.