Tarihsel Süreçte Türkiye AB İlişkileri
Türkiye, Avrupa Topluluklarına 1959’da başvurmuş ve ilk görüşmeleri resmen 30 Eylül 1959’da başlamıştır. Bakıldığı zaman Türkiye O zaman Avrupa Topluluğuna günümüzdeki adıyla Avrupa Birliğine ilk başvuran ülkeler konumuna girmiştir.
Başvuru Sonrasında Yaşanılan Süreç
Türkiye ile topluluklar arasında bir ortaklık yaratana kadar 3 dönemde incelenir.
Birinci Dönem
Türkiye, ortaklık ilişkilerini gümrük işbirliği üzerine kurulmasını, yardım yapılmasını ve nihai amacının tam üyelik olduğunu topluluğa bildirmiştir.
İkinci Dönem
Sadece görüşmeler yapılmıştır. Türkiye bu görüşmelerde gümrük birliğine dayanan bir ortaklık anlaşması üzerinde ısrar ederken topluluk ekonomik iş birliğini ön plana çıkartmıştır. Fransız Cumhurbaşkanı Charles De Gaulle, Türkiye’nin Başbakanı Adnan Menderes ve Bakanları; Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın idam edilmesi üzerine ilişkileri dondurmuştur.
Üçüncü Dönem
Görüşmelerin yapılabilmesi için Gaulle’nin vetosunun kaldırılması, Türkiye’ye topluluk Roma anlaşmasına göre gümrük birliğine dayalı üç dönemli ortak anlaşma yapmasına ayrıca mali yardım yapılmasına karar verilmiştir. Almanya desteklerken Fransa zorluk çıkartmıştır bu karara. Bu dönemde bir çok görüşme yapılmıştır. Ancak onuncu görüşmede Türkiye ve Avrupa Ekonomi Topluluğu, gümrük birliğine dayalı bir ortak antlaşma imzalamıştır.
1970’ler Erteleme ve Dondurma Kararları
Türkiye 1970’in ikinci yarısında çeşitli faktörler nedeniyle dış ekonomik zorluklarla karşılaşmıştır. Bu zorluklar Türkiye’nin topluluk ilişkilerine de yansımıştır. Türkiye Avrupa Topluluğuna verdiği ödünlerin yaygınlaşması nedeniyle Türkiye zarar görmüş, Topluluk ile olan dış ticaretindeki açıklar büyümüştür. Türk işçilerin serbest dolaşımı konusunda başlıca tedbirler alınmış fakat Toplulukta gümrük indirim takvimine ilişkin olarak kabul edilebilir bir teklif alamayan Türkiye Katma protokolün 60’ıncı maddesi çerçevesinde 1976 yılında tek taraflı olarak ilişkilerini dondurmuştur.
Başbakan Bülent Ecevit, Avrupa Birliği ile olan ilişkilerin Türkiye’nin kalkınmasına engel olduğunu söylemiş ve yeni bir düzenleme talebinde bulunmuştur. 5 yıllık bir karar Türkiye yükümlülüklerini tek taraflı 5 yıl donduran bir iyileşme dönemine geçmesi, Türkiye’nin sanayi ve tarımsal ihraç ürünlerinin uygulamasının kısıtlanması ya da kaldırılması.
Akdeniz ve diğer ülkelere verilen ödünlerin Türkiye’ye de verilmesini ve Türkiye’nin 5 yıllık kalkınma planı için 8 milyar doların yarısının topluluk tarafından kredi ile karşılanması talepleri reddedilmiştir.
80’li Yıllar Ve Sonrası
Türkiye’de hükümet değişikliği olmuş ve İktidara Gelen Adalet Partisi Avrupa ile ilişkilerini dondurmak yerine canlandırmayı talep etmiştir. 1980 Dışişleri Bakanı Türkiye’nin tam üyelik başvurusunda bulunacağını belirtmiştir. Bunun gerekçesi olarak 1981 yılında tam üye olacak Yunanistan’ın vetosuna engel olmaktır. Avrupa ile ilişkilerinin hızlanması Selamet Partisini rahatsız etmiştir. Selamet Partisi, hükümet ve bakan hakkında gensoru önergesi sunmuş ve kabul edilmiştir. Bunun sonucu dışişleri bakanı istifa etmiştir. 12 Eylül TSK’nın yönetime el koymasıyla Türkiye ile topluluklar ilişkisi yeni bir döneme girmiştir. 12 Eylül darbesi ile birlikte topluluklarla olan ilişkiler 6 yıl dondurulmuştur.
İnsan hakları ve demokratik hürriyetlerin yeniden sağlanmasına kadar Türkiye ve AB ilişkileri askıya alınmıştır.
1983 yılında yapılan seçimlerde Anavatan Partisi seçimi kazanmıştır. Ekonomide liberalleşmeye gidilmiş ve piyasa ekonomisi yerleşmeye başlanmıştır. Bu gelişmeler olurken Turgut Özal zaman geldiğinde ve şartlar olgunlaştığı zaman Avrupa Birliğine tam üyelik başvurusunda bulunacağını açıklamıştır ve 80 sonrasında ilişkiler normalleşmeye başlamıştır.
Türkiye Artık AB’ye Aday
Türkiye- AB ilişkilerinin dönüm noktası, 1999 yılında Helsinki’de yapılan AB Devlet ve Hükümet zirvesidir. Bu görüşmede Türkiye’nin Avrupa Birliği Adaylığı resmen onaylanmıştır. Türkiye AB kararlılığını her fırsatta dile getirerek bu yolda çok engellerle de karşılasan 2005 yılında müzakere yolu Türkiye’ye açılmıştır. Devlet Bakanı Ali Babacan Avrupa Birliği ile yapılacak tam üyelik müzakerelerinde Baş Müzakereci görevini yürütmekle görevlendirildi. Sonrasında her yıl Türkiye’nin AB’ye uyumu ile ilgili raporlar yayınlandı. Bu raporda yer alan maddelerin çoğu Türkiye’nin bu birlik için uyumsuz olduğunu gösteriyor.
Bakıldığı zaman diliminde kimi zaman Türkiye bu sürece hazır değildi; kimi zamanlar ise AB tarafından bahaneler öne sürülmüştür. Günümüzde de Türkiye’nin Avrupa Birliğine uyum açısından raporlar hazırlanıyor ve açıklanıyor.