İslam İnancında İmanın Mahiyeti Konuları Hakkında Bilgi

İslam inancında imanın mahiyeti konuları oldukça önem arz eden konuların başında gelmektedir. Bizler de sizlere bu içerikte İslam dini inancı ve İmanın mahiyeti hakkında detaylı bilgiler vereceğiz.
İslam İnancında İmanın Mahiyeti Konuları Hakkında Bilgi

Her dinin mensuplarının bağlı oldukları dine karşı bir takım sorumlulukları vardır. “Din” kavramı ile “iman” kavramı birbiri ile paralel olan iki kavramdır. Yani bir insanın bir dine girebilmesi için dinin gerektirdiği kurallara uyması yani bir diğer anlamda iman etmesi gerekir. İslam inancında da imanın mahiyeti konuları vardır, bunlar; iman tasdik ilişkisi, iman ikrar ilişkisi, iman bilgi ilişkisi ve iman amel ilişkisidir. Peki, bunlar nedir, ne anlama gelirler?

İman Tasdik İlişkisi

“İman” kelime anlamıyla bir şeye, kişiye, dine tam anlamıyla güvenmek, güven vermek, emin olmak, şüphe duymamak anlamına gelir. “Dinde iman” ise dinin sorgusuz olarak kişinin inanması gerektiği ve inanması gerektiği konularda herhangi bir sorgulama gereği duymadan güvenerek inanmasına denir. Mesela İslam inancında “Allah inancı” sorgulanmadan iman edilmesi gereken bir konudur. Yani bir kişi Müslüman olduğunu kabul ediyorsa, Allah’a iman konusunda sorgulamaya girmeden, Allah’ın varlığına iman etmesi gerekir.  Tasdik ise, İslam inancına göre Hz. Muhammed’in haber verdiği ve günümüze kadar tevatür yoluyla (birbiri ardınca gelen) gelen bilgileri, kişinin kendi rızası ile kabul etmesi ve sorgulamadan bunlara inanmasıdır. Mesela namaz kılmak Kur’an’dan bir ayettir. Namazın içindeki ve dışındaki farzlar ise Hz. Muhammed (s.a.v)’in tarif ettiği şekli ile günümüze kadar dilden dile, kitaptan kitaba aktarılarak ulaşmıştır. Müslüman ise ulaşan bu bilgilere kendi rızası ile inanır yani bunların doğru olduğunu tasdik eder.

İman tasdik ilişkisi, tam da bu noktada başlar. yani Müslüman bir kişi, İslam inancının emrettiği doğrultuda yaşarken bu yaşayış şeklinin doğru olduğuna gönülden inanır ve bunları yerine getirerek iman tasdik ilişkisini onaylamış olur. Nitekim tasdik ile ilgili pek çok ayet-i kerime vardır. Bunlardan biri “Ey peygamber, kalpleri iman etmediği halde, ağızlarıyla inandık diyenler ve Yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin”  (Maide-41) ayetidir. Bu ayette münafıklardan ve Yahudilerden söz edilmektedir. Münafıklar, Peygamber (s.a.v) döneminde iman etmedikleri halde sadece ağızlarıyla “iman ettik” derlerdi. “Onlar iman edenlere rastladıkları zaman: "İnandık" derler. Fakat şeytanlarıyla yalnız kaldıkları zaman: "Biz, sizinle beraberiz, biz sadece (onlarla) alay ediyoruz." derler.” (Bakara-14) ayetinde bahsi geçen münafıklar, iman tasdik ilişkisinde samimi değillerdi. Yani sadece söz ile iman ettiklerini söylerlerdi ve şeytanlarıyla (yandaşları, arkadaşları) baş başa kaldıklarında “biz onlarla alay ediyoruz” derler.

İman İkrar İlişkisi

“İkrar” kelime anlamıyla “söz ile söylemek” anlamına gelir. Biraz daha açıklayıcı olunursa; bir kişi iman ettiği dini yani İslam’ı gizlemeden söylemek zorundadır. Burada söylemesi gereken şey aslında “ben Müslümanım” demekten ziyade Müslüman olabilmenin en temel şartı olan kelime-i şehadettir. “Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh” demektir. Yani “Şahitlik ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve yine şahitlik ederim ki Hz. Muhammed (s.a.v) O’nun (Allah’ın) kulu ve elçisidir” sözünü dil ile söylemektir.

Kısacası “İkrar” İman eden kişinin imanını kalbi ile tasdikleyerek dili ile söylemesidir.

İman Bilgi İlişkisi

İslam’ın ilk emri yani Kur’an-ı Kerim’in ilk emri “Oku!” emridir. İslam dininin okumaya ve araştırmaya verdiği önem, Kur’an’ı Kerim’in ilk ayetinin okumayı emretmesinden de net bir şekilde anlaşılmaktadır. Burada Müslümanlara büyük bir sorumluluk düşmektedir. Bir kişi iman ederken iman ettiği şey hakkında net bilgilere sahip olmak zorundadır. Öğrendiğini araştırmak, her duyduğu şeyin İslam’dan olup olmadığını öğrenmek zorundadır.  İslam dini her koşul ve şartta iman ile bilgiyi doğru orantılı tutmaktadır. Çünkü doğru bilgi ancak kişinin imanın kuvvetli kılınmasını sağlar. Yani bir şey duyulduğunda doğru olup olmadığını araştırmak ve buna göre inanmak iman bilgi ilişkisi ile olabilir.

İslam dini, bir Müslümanın duyduğu veya öğrendiği bir şeyin doğru olup olmadığını araştırarak öğrenmesini emreder. Mesela birinin “İslam’da bu farzdır”, “İslam’a göre bunun yapılması gereklidir” dediği şeyin gerçekten de öyle olup olmadığını araştırarak öğrenebilir ve İslam dini bunun araştırılmasını iman bilgi ilişkisi olarak değerlendirmektedir.

İman Amel İlişkisi

“İslam inancında imanın mahiyeti konuları”nın son maddesi ise iman amel ilişkisidir. İmam ile amel birbirine doğrudan bağlantılıdır. Yani yukarıda sırasıyla açıkladığımız İman Tasdik İlişkisi, İman İkrar İlişkisi, İman Bilgi İlişkisi konularını tamama erdiren kişinin tüm bu öğrendiklerini amele dökmesine denir.

Mesela “Namaz İslam’ın şartlarındandır”. İlk olarak bunu iman ve tasdik ilişkisi ile değerlendirdi, daha sonra iman ikrar ile bunu söyledik, daha sonrasında ise namazın şart olması ile ilgili gerekli araştırmaları yaptık, namazın nasıl kılınması gerektiği ile ilgili gerekli bilgileri edindik. Tüm bunlardan sonra iman ettiğimiz “namaz” emrini yerine getirmeye sıra gelir. Yani iman amel ilişkisinde emredileni yerine getirmektir.


Önerilen İçerik: İman Nedir ve Çeşitleri Nelerdir?

NeOldu.com / DİN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.
18 Yorum