Filistin'de Yahudi Devletinin Kuruluşu ve Dış Faktörlerin Etkisi

Filistin topraklarında Yahudi devletinin kuruluşunda adım adım gerçekleşirken uluslararası Yahudi lobileri ve onlara destek veren güçlerinin etkisiyle oluşmuştur.
Filistin'de Yahudi Devletinin Kuruluşu ve Dış Faktörlerin Etkisi

   Bazı tarihçiler Arap-İsrail çekişmesini Hz.Peygamber ile Medine Yahudileri arasında ki mücaadelenin bir devamı olarak görmektedirler. Bölgedeki sorunu tanımlayan '' Arapların kendi kaderlerini tayin etme hakkını savunması'', '' Batı sömürgeciliğinin siyonizme imtiyaz ve iltimas göstermesi, '' Bati emperyalizminin çıkardığı savaş'' gibi yorumlar yapılmaktadır.

   Filistin topraklarında daha öncede Yahudi nüfus mevcut olmakla beraber Osmanlı dönemindede Filistin bölgesine sınırlı miktarda Yahudi nüfusa yerleşme imkanı sağlanmıştır.

   19.yy'ın ikinci yarısından itibaren Avrupa'da ve Rusya'da ''Semitizm karştlığı'' yani Yahudi karşıtlığı başlamış ve özellikle 1880'li yıllarda Rusya'da Yahudilere karşı takibat yürütülmüş bunun üzerine Rusya'da ki Yahudiler göç etmeye başlamışlardır. Rusya'dan kaçan Yahudiler Osmanlı devletine sığınmış ve Filistin topraklarına yerleşmek için izin istemişlerdir. Sadece bir kısmının Filistin bölgesine yerleşmesine izin verilmiş, çoğunluk başka yerlerde iskan edilmiştir. Fakat Filistin' de ki Yahudi nüfusu gittikçe artmaya başlamıştır. Rusya'dan sonra Avrupa Yahudilerinde de bir hareklenme meydana gelmiştir. 1882 yılında Leo Pinsker adında bir Yahudi ''Auto Emancipation'' (kendi kendini yönetmek) adında bir kitap yazmış ve aynı yıllarda Sionu Sevenler Derneği kurulmuştur. Politik siyonizmin kurucusu olarak kabul edilen Theodor Herzl, Yahudi Devleti adında bir kitap hazırlamış ve ardından Avrupada ki Yahudileri organize ederek ilk Yahudi Kogresini düzenledi. Tüm bu faaliyetlerin ortak amacı Rusya ve Avrupa'da ki Yahudileri planlı bir şekilde Osmanlı toprağı olan Filistine yerleştirmekti.

   Birinci Dünya Harbi, Filistin bölgesine Yahudi göçünün artışında önemli bir faktördür. Avrupa ve Rusya'da dışlanan ve zulme uğrayayn Yahudiler, kendilerine vaadedildiğine inandıkları Filistin topraklarında bağımsız bir Yahıdi devleti kurmak için yoğun çaba harcıyorlardı. Özellikle 1918 yılı itibari ile Osmanı devleti'nin bölgeyi kaybemeye başlamasından sonra yoğun bir Yahudi göçü yaşanmıştır. 1916 yılında Sykes Picot antlaşmasıyla Avrupalı devletler tarafından kurulması amaçlananYahudi devleti planı, San Remo antlaşmasıyla bölgenin İngiltere'ye bırakılması ile birlikte faaliyete geçirilmiştir. 1922 yılında Milletler Cemiyeti Filistini İngiliz mandası olarak kabul etmiştir. İngilizler özellikle Yahudilerin, Ermenilerin ve Arapların bağımsızlığı için çalışmıştır. Filistin'de Yahudi devletinin kurulmasında önemli bir faktörde Amerikan Yahudileri'nin de bölgede yoğun faaliyet yürütmesidir.

   1917 Balfour Deklarasyonu ile İngiltere, savaş sonunda bir Yahudi devletinin kurulacağının sinyallerini vermiş hatta bu durumu Şerif Hüseyin'e de kabul ettirmiştir. 1921 yılından itibaren bölgede İngilizlere karşı Araplar isyan etmiş, Yahudiler ve Araplar arasında silahlı çatışmalar başlamıştır. 1933'ten itibaren Hitler dönemiyle beraber Almanya'dan Filistine yeni bir Yahudi göçü dalgası meydana gelmiştir. Resmi rakamlara göre 1920-1936 yılları arasında 290 bin Yahudi Filistin topraklarına göç etmiştir. 1938'ten itibaren 1 milyon 418 bin olan Filistin nüfusu içerinde Yahudi nüfusu %28'lik bir orana ulaşmıştır.

   İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudilere karşı uygulanan Nazi politikaları ve Yahudilerin dünya kamuoyunda mazlum durumuna düşmesi Yahudi devletinin kuruluşunu hızandıran faktörlerindendir. Savaş sırasında İngiliz ordusunda gönüllü olarak görev alan Yahudiler, İngilizlerden çok şey bekliyordu. Fakat İngiltere'nin savaştan galip çıkmasına rağmen aldığı ağır ekonomik darbeler kendi sorunlarıyla uğraşmasına ve İsrail meselesine bir süre duyarsız kalmasına neden olmuştur. Bu durum Yahudilerin İngiltereye karşı da saldırgan faaliyetler yüretmesine sebep olmuştur. 1946 Temmuzunda İngiliz askeri karargahı olarak kullanılan King David otelinin bombalanması hadisesinde 91 kişi ölmüştür. İngiltereye karşı uluslararası kamuoyu baskısının da artmasıyla birlikta İngiltere, Filistin sorununu Birleşmiş Milletlere devretme kararı almıştır. Birleşmiş Milletler, Filistin Özel Komisyonu kurarak konuyla ilgili raporlar hazırlatmıştır. Kurulan komisyon her iki halkında devlet kurma hakkının makul olduğunu kabul etmiştir. Bunun Filistinde iki ayrı devlet kurma fikrini ortaya atmışlardır. Netice de bu fikir kabul edilmiş Yahudiler tarafından da olumlu karşılanmıştır. Fakat Araplar bu kararı reddettikleri için uygulamanın dışında kalmışlardır. Mevcut Filistin haritası Birleşmiş Milletler Komisyonunca çizildi. Buna gre harita çizilirken mevcut yerleşim yerleri esas alındı. Çizilen haritaya göre Gazze, Nablus, Hebron, Beersheba Filistin olarak tespit edildi. Telaviv, Hafya, Jazreel ise Yahudi bölgesi olarak belirlendi.

   1947 şartamesine göre Kudüs, uluslararası kontrol bölgesi olarak bırakılmıştır. Böylece Filistin, Araplar ve Yahudiler arasında bölüştürülmüş oldu. 14 Mayıs 1948'de İngiliz mandasının bitmesiyle beraber Birleşmiş Milletlerin çizdiği sınırlar içerisinde İsrail Hükümeti kuruldu. İsrail tüm bu çalışmalarının sonucunda bugün bir devlet sahibi olmuş ve işgal ettiği Filistin topraklarında yer yer saldırılarını sürdürerek masum insanların canına kıymaktan geri durmamaktadır.

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.