Türkiye Ekonomisine Genel Bir Bakış
Bir ülkenin ekonomisi için nüfusun çalışma çağındaki oranının yüksekliği önemlidir. Türkiye’de hem genç nüfus hem yaşlı nüfus var ancak 2050’lerde genç nüfusun azalıp yaşlı nüfusun artacağı düşünülüyor. Bu durumda çalışan genç nüfus olmadığı için SSK’da çökmeler yaşanabilir.
Nüfusun çalışma çağındaki oranının önemini bir örnekle açıklayabiliriz. 60’lı yıllarda Almanya kurduğu ekonomik faaliyetlerin bütünü için ihtiyaç duyduğu ama kendisinde yeterli olmayan emeği Türkiye’den sağlamıştır. İkiden fazla ülke, farklı Pazar, farklı teknoloji, farklı sanayi, farklı tarım sektörüne sahip ülkeler belli anlaşma nitelikleriyle bir araya gelir. Buna bölgesel ekonomik entegrasyon denir. Bu, ölçek ekonomiden yararlanmak, pazarı genişletmek, sermaye dolaşımını sağlamak yani iş imkânı sağlamak için yapılır.
Ülke Ekonomisinin Gelişmesi İçin Neler Yapılmalıdır?
Ülke ekonomisi için her ne kadar nüfusun çalışma çağındaki oranı önemli bir etken olsa da asıl önemli olan nitelikli nüfus ihtiyacının karşılanabiliyor olmasıdır. Nüfusun sadece miktarını değil, kalitesini de artırmak gerekmektedir. Yüksek doğurganlık oranlarının olduğu dönemlerde doğan kuşaklardan sonraki dönem içerisinde çalışma çağına girilmesi ile başlayan ve aynı kuşakların çalışma çağından çıkmasına kadar devam eden süreç Demografik Fırsat Penceresi olarak tanımlanmaktadır. Eğer bu dönem doğru politikalarla desteklenirse ekonomik büyüme için büyük avantaj sağlayabilir.
Genç nüfus nitelikli ve meslek sahibi olarak yetişirse bu, nüfusun kalitesi ile ekonomik faaliyetler arasında iyi bir bağ oluşturur. Ülke ekonomisi için bir diğer önemli nokta da girişimciliğin desteklenmesidir. Bunun için de yatırım ortamı iyileştirilmelidir. İmalat sanayinin ekonomi içindeki payı azalıyor ama Türkiye’de ihtiyaçlar (nitelikli insan vb.) artıyor. Bunun için de yatırım malları geliştirilmeli ve buna uygun kaynak aranmalı.
Türkiye’de Sanayi Sektörü
Bir ekonominin sanayileşmesi yüksek gelir, kalkınma ve büyüme ile eş tutulmaktadır. Büyüme ile kalkınma aynı şey değildir. Büyüme, bir ülkenin sayısal olarak verilerindeki artışı gösterirken; kalkınma, üretimin verimliliği anlamına gelir. Kalkınmadan söz edilebilmesi için şunlar gerçekleşmelidir:
- Okur-yazarlığın yükselmesi
- Eğitilmiş ve uzmanlaşmış iş gücünün artması
- Tüm nüfusun sosyal güvenlik altında olması
- Kültürel zenginlik ve çevre bilincinin oluşması vb.
Türkiye’de sanayi sektörünün milli gelire katkısı yüzde 25. Kırsal kesimden göç olmaktadır ve kentlerdeki yığılmalar negatif etkisidir. Oysa bu sanayi sektöründe iş gücü oluşturmaktadır. Sanayi sektörünün istihdamdaki yeri yüzde 20 civarında. Özellikle sanayi ve hizmette rekabetçiliği artırmanın başında şunlar gelir:
- AR-GE, inovasyon
- Farklı ürün üretimi, kendi kaynaklarımızı işleyecek kurumlar
- Ulusal ekonomi içerisinde piyasalaşmanın gelişmesi
- Sermaye piyasasının gelişmesi
- Demiryolu ve karayolu, sanayi bölgelerine yakın olursa pozitif dışsallık sağlar. Hem ihracat açısından pozitif dışsallık sağlar hem de bölgelerarası dinamizm sağlar.
Türkiye ekonomisinde sınai üretimi destekleyecek para ve sermaye politikaları olduğu söylenemez. Ne yapmalıyız?
- Etkin bir para-sermaye politikası uygulanmalı
- Etkin bir faktör piyasası kurulması
- Vergileme, alt yapı-üst yapı ilişkileri iyileştirilmeli
Türkiye’de Tarım Sektörü
Türkiye’de tarım sektörüne baktığımız zaman, tarımda verimliliğin kısa dönemde iyileşmesi için beklentinin olmadığını görüyoruz. Tarımda verimlilik şunlara bağlıdır:
- Ürünlerin çeşitliliği
- Üretim gücü
- Toprak ve arazi varlığı
- Hükümet politikaları
- Çiftçinin bilgisi
Hem tarım hem de hayvancılıkta geleneksellikten ziyade modern yapıya geçilmelidir. Tarımsal sektördeki bu yapısal dönüşüm zamanında yapılmazsa AB müzakereleri sürecinde uyum sağlamada zorluk çekeceğimiz sektörler başında tarım gelecektir. Neden? AB, bölge çerçevesinde direktifler verir. O çerçevede yapılan işlere destek sağlar. Bu ürünlerin işlenmesi ve üretimi sırasında çok yüksek verimliliği var. Bu yüzden Türkiye’yi birçok açıdan sınırlamak isteyebilirler. Oysa Türkiye topraklarının yüzde 34’ü tarıma elverişlidir.
Tarım sektöründe üretimi artırmak için neler yapılabilir?
- Tarımsal teknik ve bilgileri kullanmak gerekir fakat tarım sektöründeki nüfus yaşlı ise bunları kullanmak zorlaşır.
- Profesyonel üretim olmalıdır. Yani tarım sektöründe şirketleşme olmalıdır. Kooperatifçilik-çok ortaklılık olmalıdır. Üretim birlikleri, çiftçi birlikleri var ama yürütülemiyor çünkü sinerji ile verim artıramama sorunumuz var.
Tarımın milli gelire katkısı gerilemektedir. Tarım sektöründe verimlilik artışını sağlamak için neler yapılabilir?
- Eğitim
- Arazi dağılımındaki adaletsizlikler kaldırılmalı
- Geleneksel sosyal kurum kaldırılmalı
Türkiye’de tarımda verimliliğin düşük olmasının sebebi, geleneksel olmasıdır. Yani her şeyi kendisi için üretmesi ve kalırsa pazara sunmasıdır.Toplam istihdamın yüzde 25’i tarım sektöründedir. Tarımın milli gelire katkısı yüzde 8’e kadar düşmüştür. Kısa vadede tasarruf eksikliklerini ortadan kaldırarak yatırımlara yönelmeliyiz. Uzun vadede ise insan kaynağını iyileştirmeliyiz.
Türkiye’de Hizmet Sektörü
Hizmetler sektörünün milli gelire katkısı yüzde 70 civarında ve birinci sıradadır. Sanayi toplumundan hizmet toplumuna geçtiğimiz için günümüzde hizmet sektörü ekonominin lideri konumundadır. Bu sektörün çok fazla istihdam yaratması da bunun en önemli nedenlerindendir. Hizmet sektörünün artması tüketim yapısının da değişmesine yol açar.
NeOldu.com / Özel Haber