İktisat Bilimi Tarihi | Dönemleri ve Gelişimi

Sınırlı imkanlarla sınırsız ihtiyaçları karşılamak olan iktisat üretim ve tüketim arasında dengenin nasıl oluştuğunu inceler. İşte iktisatın tarihi.
İktisat Bilimi Tarihi | Dönemleri ve Gelişimi

İktisat biliminin tarihi kökenleri çok çeşitli medeniyetlere dayanmaktadır. Sizler için bu yazımızda iktisat biliminin tarihi ve dönemleri hakkında detaylı bir araştırma yaptık.

İktisat Bilimi Tarihi

İktisat Bilimi

İktisat biliminin tarihi, tahmin edildiğinden çok daha geniş kapsamlıdır. Eski Yunan, Roma ve Ortaçağ da iktisadi düşünce yapısı bambaşka bir hal almaktadır.

Eski Yunan’da İktisadi Düşünce

İktisadi sorunların henüz ağır bir şekilde hissedilmemesi, devlet yönetimine ağırlık verilmesi, felsefi ve politik tartışmaların yoğunluk kazanması gibi nedenlerle iktisat bağımsız bir araştırma niteliği kazanamamıştır.

Tarıma dayalı bir ekonomik yapıya sahip olduğu için ve devlet bireyden üstün tutulduğundan iktisadi düşünce Eski Yunan’da sınırlı kalmıştır.

Sokrates’in öğrencisi Platon, mal ve para ticaretini, servet edinmeyi hoş karşılamaz çünkü ona göre bu uygulamalar devletin istikrarını ve güvenini sarsmaktadır. İşbölümünün insanlar arasındaki yetenek farklılığından doğduğunu ifade etmiştir ve bu kavramı geliştirmiştir.

Aristo ise iktisadi düşünceye analitik yaklaşımı getiren ilk düşünürdür. Ona göre doğrudan üretici ile tüketici arasındaki ilişki doğal; üretici ile satıcı arasındaki ilişki ticari ekonomidir. Platon kadar olmasa da Aristo da bireyciliğin sakıncaları yüzünden devletçiliği savunur.

Romalılarda İktisadi Düşünce

Roma’daki gelişim daha çok askeri ve siyasi bir nitelikte olduğundan ahlaki yapılara ve hukuk kavramına daha fazla önem vermişlerdir. Roma hukuku, ekonomide liberal doktrinin temelini hazırlayarak iktisadi düşünce tarihine önemli katkılar sağlamıştır. Para peşinde koşma sevdası tüm kötülüklerin anasıdır diye düşünürler. Faize karşıdırlar ve ekonomik faaliyetlerde tarıma öncelik vermişlerdir. Romalılara göre bireysel haklar toplumsal mülkiyetin önünde gelmektedir. Özel mülkiyeti savunmuş ve sözleşme özgürlüğünü oluşturmuşlardır.

Ortaçağda İktisadi Düşünce

Bu çağda faydacı bir yaklaşım izlenmektedir. Toplumsal refahın sağlanması fertlerin ekonomik ihtiyaçlarının karşılanması ile mümkündür. Ekonomik faaliyetlerin yürütülmesinde loncalardan faydalanmışlardır. Küçük sanayi ve mesleki kuruluşlar olan loncalarda üretimin gerçekleşmesi ve piyasaya sunulması belli sınırlama ve kontrollere bağlı olmaktadır. Bunun sebebi üyelerin çıkarlarını korumak, belirli bir ticari alanda monopol oluşturmak, ücret ve çalışma şartlarını iyileştirmektir. Üretim yine tarıma dayalıdır ancak bunu imalat ve ticaret de izlemiştir. Faiz kilise tarafından yasaklanmıştır.

İktisat Biliminin Dönemleri

İktisat Bilimi

İktisat, insanlık tarihinin en eski dönemlerinden beri var olan bir konudur. İlk insanlar, ihtiyaçlarını karşılamak ve hayatta kalmak için doğal kaynakları kullanmak zorundaydılar. Günümüzdeki modern iktisat sistemleri gibi, eski toplumlar da kaynakları etkili bir şekilde kullanmak, mal ve hizmetlerin üretim ve dağıtımını yönetmek zorundaydılar.

Antik Dönem

İktisat biliminin kökenleri, antik dünya medeniyetleriyle başlar. Antik Mısır, Mezopotamya, Çin, Yunan ve Roma uygarlıkları, ekonomik faaliyetlerin düzenlenmesi ve yönetimi için öncüllerini oluşturmuşlardır. Bu medeniyetler, para, ölçü birimleri, fiyatlar ve ticaret yolları gibi temel kavramları geliştirmişlerdir.

Aristoteles, iktisat hakkında ilk yazılı kaynaklarından birini vermiştir. "Politika" adlı eserinde, üretimin nasıl yapıldığı, mal ve hizmetlerin değeri ve çalışanların ücretleri gibi konuları ele almıştır.

Ortaçağ Dönemi

Ortaçağ, ekonomik açıdan karmaşık bir dönemdir. Ortaçağ Avrupa'sında, ekonomi genellikle tarım ve zanaat esaslıydı. Kilise ve soylular, iktisadi faaliyetleri yönetmek ve vergi toplamak için kullanılan temel araçlardı.

Yeniçağ Dönemi

Yeniçağın başlangıcında, Avrupa'da keşifler ve ticaret faaliyetleri artmıştır. Bu dönemde iktisat düşüncesinde önemli bir değişim yaşandı. İktisat bilimi, Fransız iktisatçılar tarafından daha bilimsel bir yaklaşım benimseyerek geliştirildi. Bunlar arasında Jean Bodin, Pierre de Boisguilbert, Francois Quesnay gibi isimler yer alır.

Fizyokratlar ve İktisat Biliminin Gelişimi

İktisat Bilimi

Fizyokrasi, 18. yüzyılda Fransa'da ortaya çıkan bir ekonomi doktriniydi. Fizyokratlar, ekonomik faaliyetlerin doğal yasalara tabi olduğunu düşündüler ve doğal kaynakların üretim sürecinde önemli bir rol oynadığını savundular. Fizyokratlar, iktisat biliminin gelişmesinde önemli bir rol oynadılar ve modern iktisat düşüncesinde önemli bir etki bıraktılar.

Fizyokratlar, ekonominin verimliliğinin toprak verimliliğine bağlı olduğunu savundular. Onlara göre, üretim süreci, doğal kaynakların kullanımına dayanıyordu ve toprak verimliliği arttıkça üretim de artıyordu. Fizyokratlar, tarımın ekonominin temel taşı olduğunu savunarak, üretken faaliyetlerin ödüllendirilmesi gerektiğini savundular.

Fizyokratların en ünlü temsilcilerinden biri olan François Quesnay, "Tabula Rasa Ekonomisi" adlı bir eser kaleme aldı. Bu eserde, toprağın üretken gücüne dayanan bir ekonomik model önerdi. Quesnay, ekonominin doğal yasalara uygun olarak işlemesi gerektiğine inanarak, hükümet müdahalesine karşı çıktı.

Klasik Ekonomi Düşüncesi ve İktisat Bilimindeki Yeri

İktisat Bilimi

Klasik iktisat düşüncesi, İngiliz ekonomistler Adam Smith, David Ricardo ve John Stuart Mill gibi isimler tarafından savunuldu. Klasik iktisat düşüncesi, ekonomik faaliyetlerin doğal yasalara tabi olduğunu ve özgür piyasa ekonomisinin ekonomik faaliyetlerin en iyi şekilde işlemesini sağladığını savundu.

Klasik iktisat düşüncesinin temelinde, toplumsal fayda ve refahın artması için üretken faaliyetlerin artması gerektiği fikri yatmaktadır. Klasik iktisat düşüncesinde, toplumsal refahın artması için bireysel çıkarların gözetilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Bireysel çıkarların gözetilmesi, özgür piyasa ekonomisini teşvik eder ve ekonominin doğal dengesinin korunmasına yardımcı olur.

Klasik iktisat düşüncesinde, piyasanın kendi kendini düzenleyebileceği ve ekonominin doğal yasalarına uygun olarak işleyebileceği düşünülmüştür. Bu nedenle, devlet müdahalesi ekonomideki doğal dengenin bozulmasına neden olacağından, mümkün olduğunca az tutulması gerektiği savunulmuştur.

İktisat biliminin tarihi nasıl başladı?

İktisat biliminin tarihi, eski Yunan filozoflarından Aristoteles'in "Politika" adlı eserinde yer alan ekonomik düşüncelerle başlar. Ancak modern iktisat biliminin doğuşu, 18. yüzyılın sonlarında Adam Smith'in "Ulusal Servet" adlı eserindeki ekonomik düşüncelerle gerçekleşir.

İktisat biliminin tarihi boyunca hangi ekonomik düşünce okulları ortaya çıktı?

İktisat biliminin tarihi boyunca birçok ekonomik düşünce okulu ortaya çıktı. Bunlar arasında Fizyokratlar, Klasik iktisat düşüncesi, Neoklasik iktisat düşüncesi, Marksist iktisat düşüncesi, Keynesyen iktisat düşüncesi ve davranışsal iktisat düşüncesi yer alır.

İktisat biliminin tarihi boyunca hangi olaylar iktisat bilimine etki etti?

İktisat biliminin tarihi boyunca birçok olay, iktisat bilimine etki etmiştir. Bunlar arasında Endüstri Devrimi, Büyük Buhran, İkinci Dünya Savaşı, küreselleşme ve teknolojik gelişmeler yer alır.

İktisat bilimi neden önemlidir?

İktisat bilimi, insanların ihtiyaçlarını karşılamak için kısıtlı kaynakları en iyi şekilde kullanmalarına yardımcı olan bir bilim dalıdır. İktisat bilimi, ekonomik faaliyetlerin nasıl işlediğini ve ekonomik kararların nasıl alındığını anlamamıza yardımcı olur. Bu nedenle, iktisat bilimi, ülkelerin ekonomik politikalarını belirlemelerinde ve ekonomik kararlar alırken daha iyi bilgilendirilmelerinde önemli bir rol oynar.

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.