Günah Keçisi: İletişim Araçları

Son yıllarda teknolojinin gelişimiyle birlikte birçok sorun da beraberinde getirdi. İnsan beyni, sanal beyinler ve bunları çalan Hackerciler üzerine yazdık. Teknoloji çağının yaşayanları olarak okumanızı tavsiye ediyorum.
Günah Keçisi: İletişim Araçları

Teknolojinin hız kesmeden ilerlediği bir çağda yaşıyoruz. Evet, farkındayız değil mi, her şeyin değiştiği gibi yaşantılarımız ve yaşama bakış açılarımızda da oldukça farklılıklar meydana geldiğinin. Eskiye nazaran daha da tembelleştik, düşünemez olduk, ortaya çıkan sorunları elimizdeki iletişim aletleri olan bilgisayarda, telefonda.. biliyoruz. Daha açık söyleyecek olursam, iletişim mecralarını yanlış kullanan “kendimizi” ve onların akıllarına giren “beyin hırsızlarını” görmezden geliyoruz. Evet, biz insanlar hep bir günah keçisi arar dururuz değil mi, günah keçisi de hep kendini savunamayan, suçsuz olan birileri olur.  

Sorun Bir Bütündür

Sorun(un) sadece bir noktasına odaklanarak, cevabını gerçekçi bir şekilde bulabilir miyiz? Örneğin sosyal ağlarda telefonlarda çekilen açık seçik fotoğraflar ifşa ediliyor ya da bu ihtimal varsa o fotoğrafların cihazlarımızda ne işi var. Hangi markaya ait olsa o marka suçlanıyor. Ya sonra, yapılan haberlerde hep bir noktaya odaklanılıp ve suçu sadece iletişim markasına indirgediler. Böyle yapılarak gerçek suçlular meşrulaştırılarak, gözden kaybedildi.  Biz insanlar, toplum üzerinde söz sahibi olan medya patronları, devlet erkleri çerçevesinde düşünüp duruyoruz. Verilen haberleri araştırmadan, üzerinde mantık oyunları yapmadan direkt olarak inanıp, kabulleniyoruz.

Sorunlar Her Ne Kadar Farklı Gözükse de Bir Bütündür

insan karmaşası

Sorularla Anlamaya Çalışalım

Sizinle bir mantık oyunu oynayalım mı, nasıl düşünmemiz gereği üzerine?

O zaman başlayalım.

Soru 1: Adamın biri silahla/bıçakla bir adam öldürür. Polis gelir kimi mahpusa atar, Adamı mı yoksa silah/bıçağı mı?

Cevabı herkes tarafından bilinen bu soruyu sormam, Saçma geldi değil mi, tabii ki de adamı içeriye atar, silah sadece araçtır. Ama yapılan bu haberler, ortaya atılan düşünceler bu yönde değil midir? Şuan X iletişim aracını suçlayarak hapse atmıyor muyuz, yapanları Hackercıları ise meşrulaştırıp, hiç suçları yokmuş gibi suçsuz olmalarını sağlamıyor muyuz? Oysaki X aracı silah ve bıçak gibi sadece bir araçtır.

Soru 2: Kendi beyninize mi güveniyorsunuz yoksa size ait olan bilgisayarınızın beynine mi?

“Bu da nasıl bir soru,” diye iç geçirenleriniz olacaktır. Hemen cevap vermeyin, medyada yazılanlara, çizilenlere inandığınız gibi yazdıklarıma düşünmeden inanmayın. Sizden düşünmenizi ve gerçekçi bir şekilde akıl yürütmenizi isteyeceğim.

Soruları Cevaplarına Uygun, Beynimizle Düşünelim

insan beyni

Cevaplarını Düşünelim

 Beraber akıl yürüterek sorumuzun cevabını bulmaya çalışalım.

Çoğu insan kendi beynine güvenir, çünkü virüs kapma gibi bir durum söz konusu değildir, sosyal mecralara özel bilgilerinizi yazmazsınız çünkü birinin eline geçme olanağı ya da birileri tarafından çalınma olasılığı vardır. Olaya tek bir pencereden bakarsak gerçeği göremeyiz. Kimileride bilgisayarın beynine daha çok güvenir. Çünkü orası onun için belek deposudur; her şeyini kaydeder durur.  Yine gel gelelim meselemize, insan ve bilgisayar beyninden hangisinde ki bilgiler daha kolaylıkla çalınabilir? Çoğunuz bilgisayar diyeceksiniz,  cevabınız, doğru. Ama günümüzde artık hipnozla, terapilerle insan beynindeki bilinç altında var olan bilgilere bile inilebiliyor, sanal olan bilgisayar/telefonun beynine nasıl ulaşılmasın.

Peki O Zaman Suçlu Kim

Gayet normal olan bir durum söz konusu değil midir?  Bu durumda bilgisayarın sanal beynine güvenen, açık seçik fotoğrafları çekip hackercilere malzeme bırakanlar ve bunu fırsat bilen hackerciler suçludur.

İnsanın beyninin bile okunabildiği bu teknoloji çağında, sanal beyinlere güvenerek özel şahsi bilgilerimizi ifşa etmemeliyiz. Sanal hırsızların bir hayli çok olduğu zamanımızda kimseler tarafından görülmesini istemediğimiz materyalleri, bilgisayarımıza, telefonlarımıza kısacası iletişim mecralarında sanal beyinlere kaydetmemeliyiz. Bu durumda riski alan ve sonuçlarına katlanan “bizler” suçlanan ise “hackerciler” olmalıdır. “ Bir  iletişim aracı ya da bir kurum değil.

NeOldu.com/ Kader Basayoğul

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.