Görünmez Kalp Eleştirisi

Russell D. Roberts tarafından yazılan ve iktisatla ilgili olan Görünmez Kalp adlı kitabı bir öğretmenimin ödev vermesi ile okuyup incelemiştim. Bu yazıda Görünmez Kalp kitabıyla ilgili bir inceleme okuyacaksınız.
Görünmez Kalp Eleştirisi

Kitabı okumamış olanlar için yazının kitabın gidişatıyla ilgili bilgiler içerdiğini şimdiden belirtelim.

Romanın başkarakterlerinden olan Sam Gordon, bir öğretmen. Dersi işleyişi farklı olan bir öğretmen… Dersinin amacının düşünmek olduğunu söylüyor. Öğrencilerine şüpheci olmayı ve önce kendileri hakkında düşünmeleri gerektiğini öğretiyor. Tıpkı Ölü Ozanlar Derneği’nin John Keating’i gibi diğer öğretmenlerden farklı.

john-keating.jpg

Sam aynı zamanda bir iktisatçı olduğu için her şeyin iktisatla olan ilgisini düşünüyor. Öğrencilerine verdiği petrol örneğini Antep fıstığı örneğine benzetmesi dikkat çekiyor. Bunu kitabı okuyanlar anlayacaktır. Bir noktaya kadar tercihler aynı, bir noktada değişiyor ve farklı bir tercih söz konusu oluyor.

Sam Gordon, dersinde öz menfaat kavramından da bahsediyor. Bu kavram bizim öğrendiğimiz homoeconomicus, yani iktisadi insan kavramıyla örtüşüyor diye düşünüyorum. Bireyin çıkarını düşünmesinin herkesin çıkarını sağlayacağı fikri...

gorunmez-el.jpg

Sam, görüş ayrılığı konusunda tartışabilen bir karakter ve savunmasını güçlü bir şekilde yapabilen biri. Bu noktada zengin yaşamak ve insanların tercih haklarını yok etmemek konusundaki sözlerini çok beğendiğim için iki cümleyi kitaptan olduğu gibi alıyorum.

“Kendilerine yardım etmek amacıyla bile olsa, insanların tercihlerini daha fazla sınırladıkça onlardan sorumluluğu da daha fazla uzaklaştırıyoruz.”

Aslında burada önemli olan bir diğer şey, tercih kavramının konuya girmesiyle iktisadın bizzat insanla ilgili bir bilim olmasıdır. Yani tercih eden kişi tercihinin maliyetini de bilir.

“Bir ana babanın amacı sadece bir çocuğu fiziksel zarardan uzak tutmak değil, aynı zamanda çocuğa tehlikeyle başa çıkmasını ve dünyanın tadını çıkarmasını öğretmektir.”

Eğer bir çocuk bunu öğrenmeden ana babasını kaybederse tutunacak bir şey bulamayacak ve her tehlikede kendisini korumasını beklediği birini arayacaktır.

Sam, kitabın bir diğer karakteri Laura’nın tanımıyla özgüveni olan ancak görüşlerini başkalarına empoze etmeye çalışmayan, hatta bundan rahatsız olan ve sigortası olmayan birine yardım edilmesine karşı olsa da dilencilere para veren biridir. Buradaki önemli nokta dilenciye para veriyor olmasıdır. Dilenci parayı kötü bir şeye harcasa da bunu kendi kararıyla yapacaktır. Sam, kendi kararlarına karışılmasını istemediği için başkalarının kararlarına ve isteklerine de engel olmuyor. Yani kendisine yapılmasını istemediği şeyi başkasına yapmıyor.

Laura Silver İngilizce öğretmeni. Şiirlerden alıntılar yaparak ders anlatır. “Edinip harcayarak heba ederiz güçlerimizi”, “Ayak da hissedemez giyiliyken ayakkabı” gibi alıntıların ne demeye çalıştığı kitapta çok iyi işlenmiş. Maddi rahat peşinde koşmanın gerçekten hissedebilme yeteneğimizi körelttiği…

Laura ve Sam arasında geçen tartışmalardan birinde Laura öğretmenlerin az maaş aldığına değiniyor. Sam ise maaşların artması durumunda öğretmen olmak isteyenlerin artacağını ve seçim yapmanın imkansız olacağını söylüyor.

“Yaşam, içinde yaşadığımız koşullara içerlemediğin zaman çok daha iyidir. Sızlanmayı bırak ve o konuda bir şeyler yap.” Kitaptaki bu cümle yapmak gerek diyenlerle yapacağım diyen insanlar arasındaki farkı keskin bir biçimde ortaya koyuyor.

Eserde gelişen olaylarla görüyoruz ki şirketlerin en önemli amacı kâr etmektir fakat sürekliliği sağlamak dışında tüketiciyi kazıklayarak daha çok para kazanmak durumunda şirket tüketicileri kaybedecektir. Bu doğrultuda bir bağış yapmak çevredekileri umursadıklarını göstermenin bir yoludur.

Sam birçok fikriyle çevresindekileri etkiler.

“Nitelikli işgücünü cezbedebilmek için rakiplerle baş edecek ücret ve çalışma koşulları önermek zorundasın.”

“Kâr fırsatını ele geçirmenin yolu, müşterinin ne istediğini anlamak ve bunu mümkün olan en ucuz şekilde tedarik etmektir.”

Bir ürünün birçok çeşidinin olduğundan bahsedilince Sam, piyasada yeni bir şey keşfedenin müşteri kazanacağını söylüyor. Ancak rekabet oluşunca fiyatlar düşer ve kâr azalır. Rekabetin etkisi enflasyon ile maskeleniyor. Piyasanın asıl hizmetini görmek için fiyat ve gelirden enflasyonu ayırmak gerekiyor. Bu noktada iyi hizmet ve düşük fiyat veren rakibin şansı daha yüksektir. Yani piyasanın derinliklerinde görünmez bir kalp vardır. İyi olan kazanır. Bu biraz görünmez el kavramını anımsatıyor. Bu kavramda her şeyin doğal dengesi vardır. Görünmez kalp kavramı da iyi olmayanın bir süre sonra kaybedeceğini ve doğal denge ile iyi olan rakibin kazanacağını söyler.

Roman Sam’in ilginç derslerinden biriyle devam ediyor. Derste öğrencilerine bir günlük diktatör olmaları gerektiğinde ve şartın tek bir yasa çıkarmak olduğunda ne yapacaklarını soruyor. Kendisi yasa çıkaracak olsa bunun televizyonu yasaklamak olduğunu ama bu yasayı uygulamayacağını söylüyor. Televizyon ona göre insanları gerçeklerden ve birbirlerinden uzaklaştırır fakat yasağı uygulamaz çünkü ona göre iyi yaşamda iyi günler de vardır kötü günler de. İnsanın doğasında olan bir şey yasaklanırsa hayat, hayat olmaktan çıkar. Ayrıca Sam, kendi vereceği kararı devlet uygularsa bunun ne anlamı kalacağını düşünüyor.

televizyonun-olumsuz-etkileri-001.jpg

Laura bu derste konuşulanları gizlice dinlediğinde Sam’in okuldan atılma tehlikesini hak edecek davranışının öğretmenliğiyle alakalı olmadığını anlıyor. Sam, öğrencilerini düşünmeye sevk ediyor ve bu oyunlarla toplumsal sorunlar hakkında düşünmelerini sağlıyor.

Romanda Sam karakterinin yoksullukla mücadeleyi devlet yardımı ile yapmayı savunmadığını görüyoruz. Yani devlet müdahalesine karşıdır. “ İdeal olan sizden istenmeden vermektir, merhamet duygusundan dolayı vermektir. Yoksullara devletin baktığı bir dünya, hayattan merhamet duygusunu kaldırıyor.”

Kitapta verilen bir düşünce de şudur: Özel yardım girişimi, yoksullar için vergiler kadar para biriktiremese de vergilerin iyi tarafının para toplamak olmasının yanında bir de kötü yanı olan tekele yol açmasından dolayı tercih edilebilir.

Değinilen bir diğer konu, fiyatları düşüren bir firmadan mal alan müşterinin tasarruf yapacağı ve o mala vereceği parayla başka şeylere de harcama yapabileceğidir. Bastiat’ın görünmeyen kavramını akıllara getiriyor. (Bastiat: Kırık Pencere yazımızı okuyabilirsiniz.) Burada asıl görünen durum, firmanın indirim yapmasıyla daha az kâr elde etmesidir. Ancak görünmeyen durum ise müşterinin alacağı başka bir şeyle diğer sektörlerin de kâr etmesidir. Sam de “İyi bir iktisatçı olmak için görünmeyene bakılmalı” diyerek Bastiat’ı destekliyor.

frederic-bastiat.jpg

Eser, ilginç bir şekilde Sam’in belki de Laura ile olan yakınlığından dolayı dilenciye para yerine meyve suyu vermesi, yani kendi kuralını yıkmasıyla bitiyor. İşin ilginci Laura da ondan önce dilenciye para vererek kendi kuralını yıkmıştı. Kim bilir, belki de bu davranışların sebebi birbirlerine duydukları his değil de piyasadaki görünmez kalptir.

 

Eserin Analizi

  • Laura ve Sam iktisadın sorunlarından birini temsil ediyor. İktisadi hayatın düzenlenmesini bireysel kararlara dayalı piyasaya mı dayalı olarak ayarlamalıyız, kamu otoritesine göre mi?
  • Her şeyin bir bedeli ve alternatifi vardır. Her iktisadi olayın, görünen ve görünmeyen sonuçları olacaktır.
  • İç piyasaya müdahalenin en yaygın uygulaması vergilerdir. Aşırı vergiler ise insanlarda çalışma isteğini kırar ve üretim daralır.
  • Rekabet fikirler üzerinde de yaşanabilir.
  • Başarılı ve iyi işleyen bir sosyal politika tasarlamak oldukça zordur.

NeOldu.com / Rüzgârda Uçuyorum

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.