Dördüncü Boyut: Zaman

Özellikle matematikçilerin dikkatini çeken dördüncü boyut ve ötesi hepimizin düşündüğü bir gizemdir. Yaşadığımız evren üç boyutlu olmasaydı ne olurdu?
İki boyutlu resimleri üç boyutlu olarak algılayan kişiler olsa da bu algılamanın mekanizması henüz çözülmüş değil. Belki yakın bir tarihte beyin kimyamızı yapay maddelerin yardımı ile değiştirerek farklı algı ve düşünme biçimleri edinebiliriz. Kaldı ki iki gözümüz olmasaydı cisimleri üç boyutlu algılayamazdık çünkü retinada görüntünün oluştuğu yerler birbirine simetrik değildir ve ancak iki göz ile farklı açılardan bakılarak cisimler üç boyutlu görülür. Gözümüze ulaşan görüntüleri beynin arka lobu üç boyutlu bir dünyanın iki boyutlu izdüşümünü algılar ve bunu yorumlar. Gölgeler, perspektif ve insanların nesneler arasında kurduğu ilişkiler de üç boyutu yaratmada etkilidir.
M. Escher'in İniş ve Çıkış isimli eserine bakarsanız resimde insanlar sürekli inmekte ya da sürekli çıkmakatadır. Sürüngenler resminde de iki boyutlu kertenkeleler kağıttan odaya üç boyutlu halde çıkıyorlar.
Matematikçiler üç boyuttan ötesini kullandılar. Örneğin Descartes 17.yy'da analitik geometriyi buldu ve astronotların referans sistemimize göre nerede olduklarını hesaplayabilmesini sağladı. Reimann ve Lobaçevski geometrileri 19.yy'ın sonunda farklı yapılarda evrenlerin de olabileceğini ortaya koydu. peki, matematikçiler neden dördüncü veya daha fazla boyutlarda işlem yapıyordu? Böylece düşük seviyeli boyutlarda çözemedikleri karmaşık problemleri daha kolay çözüyorlardı.
Şimdi üç boyutlu olan dünyada olduğunuzu unutup dördüncü boyutun da var olduğunu düşünün. bu boyutun zaman olduğunu varsayalım. Bir hareketi en, boy, yükseklik ve zaman boyunca yapabildiğinizi varsayalım. Zamanda ileri geri hareket edebilmeniz kazaları engellemenizi vb. sağlayacaktır. Dördüncü boyutta hareket edebilmek belki de ölümsüzlüğü getirecektir.
Bir hiperküpün kendi ekseni etrafında dönüü sırasındaki izdüşümlerine bakalım.
Dört boyutlu bir hiperküpün etrafında 8 üç boyutlu küp mevcut olur. Aslında bu şekil bir hiperküpün üç boyutlu evrendeki projeksiyonu.
Zamanın dördüncü boyut olarak kabul edilmesi ve zamanda yolculuk yapılması biyolojik yapıları etkilerdi. Yine de n boyutlu evrenlere ulaştıkça ve bu evrenin mantığı ile düşündükçe insanın algıları da değişiyor ve yeni buluşlar gerçekleşiyor. Bu düşünme biçimi insanı kuantum fiziğine yaklaştırıyor ve evreni tanıma fırsatını daha da olanaklı kılıyor.
Son yapılan filmlerden Intersteller'de de farklı boyutları ve daha da ötesini görüyoruz.
- Yorumlar 0