Tüketim Çılgınlığı! Neden Sürekli Harcıyoruz?

İnsan neden sürekli tüketmek istiyor, aşırı tüketim insanı ne yönde etkiliyor. Günümüzün en büyük sorunu doyumsuzluğun etkenleri nelerdir. Sürekli alışveriş yapmak, anlamsız harcamalar yapmak ne anlama geliyor?
İnsanlar neden sürekli tüketme gereği duyar, neden sürekli kıyasıya yarış halindedir? Ciddi bir sosyolojik sorun olan aşırı tüketim, doyumsuzluk insanlarda önünü alamadığımız psikolojik rahatsızlıklara yol açabiliyor.
Tüketim Kavramının Temelinde Ne Yatıyor
İnsanlığın var oluşuyla birlikte ortaya çıkan ”tüketim" kavramı insanın doğaya hakimiyetinin güçlenmesiyle doğru orantılı bir yol izleyerek tüketim çılgınlığına tabiri yerindeyse doyumsuzluğa dönüştü. Tüketim toplumu söylemi tam olarak, Batı'da sanayileşme sonrası ortaya çıkan, değişen gelişen toplum yapısıyla birlikte temellerini atmıştır.
Tüketim çılgınlığı dediğimiz şey aslında çoğumuzun uzaktan yakından alakalı olduğu bir kavramdır. Bu kavram başımızı çevirdiğimiz an itibariyle pazarda, manavda, yolda, otobüste, ayna karşısında yansımamız olan kendimizde kısacası her köşe başında kendisini bizlere anlatıyor, hatırlatıyor.
Peki, biz tüketmeyi nasıl öğreniyoruz? Bu Bakkal Ali’nin bize bir kilo fazla şeker satmak istemesi kadar dar kapsamlı bir mevzu değildir. Bu bizlere geniş çevrelerce enjekte edilen bir şırıngadır. Mesela evimizdeki televizyon tarafından, cadde üzerindeki reklam panolarından, elimizdeki cep telefonundan yani kısacası duyularımızı yoğunlaştırdığımız her yerde.
Popüler Kültürün Bize Öğrettikleri
Bakın bize söylenenler ya da var etmek istedikleri insan modelleri düşüncelerimize yerleştiriliyor. Geleneklerimizin yok edildiği bu toplumda, var olabilmek, modern olmak için Popüler kültürün dedikleri doğrultusundan hareket etmelisiniz. Bizi kendimiz olmaktan çok başkası için var olmamızı öğreten ideolojik temenniler:
- Marka elbiseler giyerek Ayşe’ye hava atabilirsin,
- Modaya uyarak yani “modacıların tabiriyle demode olmadan” ancak toplumdaki alaycı bakışlarının üzerine toplanmasını önleyebilirsin,
- Eşinizi seviyorsanız, evlilik yıl dönümünü unutmazsınız,
- Anneler gününü kutlayarak ancak hayırlı bir evlat olduğunuzu kanıtlarsınız ,
- Arkadaşınızın Facebook üzerinde doğum gününü kutlarsanız vefalı bir arkadaş, öğretmenimizin öğretmenler gününü kutlayarak çalışkan bir öğrenci olursunuz.
Söylenenleri Harfiyen Yapabilmek İçin Alıcılarımı Bağlıyorum
Ve daha aklımıza gelmeyen bir sürü günümüz ve almamız gereken bir sürü hediyemiz var.
Düşündüm de bunların hepsini hatırlamak için: İnsanın, güçlü bir hafızası, cebinde yüklü bir parasının ve ayıracağı bir sürü zamanın var olması gerekiyor.
Dammen Mcaullife’nin Özel Günlere Bakışı
Bu özel günler neden vardır veya neye hizmet etmektedirler. Haydi, Dammen Mcaullife’ın sözlerine kulak verelim, Dammen, Özel gün ve haftaların kapitalizme özgü bir tüketim kültürüyle, materyalizmin ve hedonizmin bir kutlaması olduğu, dolayısıyla bu günlerin gerçek mesajlarının anlamlarının kaybolmasına neden olduğunu belirterek bu özel günlerin ticari yönlerinin gittikçe daha ağır bastığını ve daha kritik bir noktaya gelindiği, kapitalist toplumlarda altından kalkılamayacak bir yük olduğunu söylüyor.
Tüketim çılgınlığının naralar attığı, her şeyin hunharca harcamakta geçtiği bu dünyada, Fransız düşünür Rene Descartes’ın, “Düşünüyorum öyleyse varım” meşhur sözünün yerini “Tüketiyorum öyleyse varım” sözünün almaması ne mümkün.
- Yorumlar 0