TCK m. 94 İşkence Suçu

Çalışmamızda TCK m. 94 işkence suçu incelenmiştir.
TCK m. 94 İşkence Suçu

İşkence

Madde 94- (1) Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(2) Suçun;

a) Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı,

b) Avukata veya diğer kamu görevlisine karşı görevi dolayısıyla,

İşlenmesi halinde, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(3) Fiilin cinsel yönden taciz şeklinde gerçekleşmesi halinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(4) Bu suçun işlenişine iştirak eden diğer kişiler de kamu görevlisi gibi cezalandırılır.

(5) Bu suçun ihmali davranışla işlenmesi halinde, verilecek cezada bu nedenle indirim yapılmaz.

(6) (Ek: 11/4/2013-6459/9 md.) Bu suçtan dolayı zamanaşımı işlemez.

Hukuki Konu: Bu suç bireye karşı işlenen suçlar haklar düzenlendiğinden kanun koyucunun öncelikle bireye ilişkin hukuki menfaatleri göz ettiğini görüyoruz. Buna göre insan yaşamı, insan haysiyeti, vücut bütünlüğü, şeref, onur, ruh sağlığı bu norm ile korunan hukuki menfaatlerdir.

Bu norm ayrıca kamusal menfaatleri de korur. En başta ceza  adaletinin doğru tesisini korur. İşkence ile elde edilen delil ceza muhakemeleri kanunu uyarınca kullanılamaz. Anayasadaki susma hakkının da korunduğunu söyleyelim. Bunlara ek olarak adil yargılanma hakkı korunur. Bu madde aynı zamanda kamusal disiplin aracı olarak da kullanılır. Sadakat yükümlülüğünü ihlal eden kamu görevlisinin cezalandırılmasını tesis eder. korunan hukuki menfaat açıkça karma niteliktedir. bu sebeplerle korunan hukuki menfaatlerin kamusal olmasından dolayı rıza geçerli olmayacaktır.

Suçun Maddi Konusu: Insan hayatı, insan yaşamı, vücudu ve şerefidir.

Fail:Fail ancak kamu görevlisi olabilir. Özgü nitelikli bir suçtur. Kamu görevlisi Türkiye Cumhuriyeti Ceza Kanunu madde 6 kapsamında atama veya seçilme yoluyla belirlenen ve kamusal gücü elinde tutan kişidir. TCK m.94’de ki kamu görevlisi ifadesi eleştirilmektedir. TCK m.94’ün lafzı tüm kamu görevlilerini kapsayacak şekilde kaleme alınmıştır. Amaç suçun uygulama alanını genişletmek ve bu suretle ihlalleri azaltmaktır. Gerekçede ise lafzından farklı olarak her kamu görevlisinin değil nüfuzu kötüye kullanan kamu görevlisinin bu suç işleyebileceği belirtilmiştir. Gerekçeye göre yorumlandığında kamu görevlisinin icra ettiği iş ile işkence suçu arasında nedensellik bağı içinde bulunan faaliyetlerinden bu suçun oluşacağı söylenir.Kanunun lafzında bu ifade yoktur, ancak gerekçesinde vardır. Hatalı bir yazım şeklidir.

Ayrıca buna ilaveten doktrinde bir görüş kamu görevlisinin nüfuzunu kullanıyor olması gerekmez, kamu görevlisinin görev süresi içerisinde olması yeterlidir iddiasını savunur. Nedensellik bağı aranmaz der. Uluslararası metinlerde fail kavramını daraltıyor ve ‘’nufuzu kötüye kullanmayı’’ arıyor.

Faille ilgili tartışmalar 3 başlıkta toplanabilir.

1-Tüm kamu görevlisi fail olabilir.(kanun lafzında da bu geçer)

2-Nufüzu kötüye kullanan kamu görevlileri fail olabilir.(Gerekçe)

3-Kamu görevlisinin görev süresi içinde olması yeterlidir.(doktrin)

Mağdur: Suçun mağduru herkes olabilir, kamu görevlisi ile muhattap olan birey bu suçun mağduru olabilir. Kişinin vatandaş olması gerekmez. Suça konu saldırı insan ömrüne yapılır ve bu  vatandaşlıktan bağımsız sahip olunan bir haktır.

Suçun Maddi Unsuru: Suç hareketleri 2 koşulla düzenlenmiştir Öncelikle insan onuru ile bağdaşmama(hareketlerin niteliği),  seçimlik olarak ise üç kategoride insan onuruna aykırı olma koşulu düzenlenmiştir.

1- bedensel veya ruhsal yönden acı çekmek

2- algılama ve irade yeteneğinin etkilenmesi

3- aşağılama

Bu seçimlik hareketler kendi içinde serbest hareketlidir, hakim somut olaya göre insan onuru ile bağdaşmama koşulu ile tayin ve takdiri yetkisine sahiptir. Hareketler ihmali ve icrai de olabilir. İhmali şeklinin cezalandırılması kanunun ancak buna imkan tanıması ile mümkün olur, ayrıca ihmali olarak cezalandırılabilmesi için kişinin garantör olması şartı vardır. Garantör kişi söz konusu suçu işleyen kamu görevlisini engelleme yükümlülüğü vardır. Dolayısıyla ihmalen bu suç işlenebilir. Söz konusu suçu işleyen kamu görevlisinin eşdeğer statüsü veya ast bir statüsü varsa bunların da garantör olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle belirtmek gerekir ki polis kolluk güçlerine önleme görevi yüklendiğinden hareketle genel garantör olduklarını kabul etmekteyiz.

Bedensel veya ruhsal yönden acı çekecek davranışlar: Yaralama suçunda tanımlanan hareketlere eşdeğer hareketler meydana getirilmesi vücut dokunulmazlığının veya ruhsal bütünlüğün ihlali olarak değerlendirilebilir.

Hareketler yaralamaya eşdeğer olsada yaralamada yer bulan subjektif olarak eza çekmek olgusu Işkencede aranmaz. Yaralama suçunun oluşabilmesi için vücut bütünlüğünün bozulmuş olması koşulunu arıyoruz ama işkence suçunda bu neticenin doğması gerekmez. Hareketlerin objektif olarak bu nitelikte olması yeterlidir. Mağdur bireysel özellikleri sebebiyle yüksek mukavemete sahip olabilir, gerçekleştirilen eylemler mağdurun üzerinde hiçbir sonuç veya etki yaratmamış olabilir, bu suçun oluşumuna engel değildir. Acı doğurmaya elverişli hareketler yapılması suçun tamamlanması için yeterlidir. Örneğin çok uzun bir süre dağda yaşamış bir terör örgütü mensubunun çıplak bir şekilde beton zemin üzerinde bekletilmesi üzerine mağdurun alışkanlıkları nedeniyle acı çekmemiş olması suçun oluşmasına engel değildir. Bu suçta hiçbir seçimlik harekette temas aranmadığı gibi işkence suçunda ki ‘’bedensel veya ruhsal yönden acı çekecek davranışlar’’ seçimlik hareketinde de temas aranmaz. Günlerce aç bırakılan biri karşısında suyu bir bardaktan başka bir bardağa boşalttığınız da bedensel ve ruhsal açıdan acı çekmiş olacaktır.

Yargıtay içtihatlarında tokat atma, itip kakma, tekme atma, tükürme, üzerini kirletme, gözlerini bağlama, tiksindirici şeyler yedirme ve her türlü bedensel kötü muamele bu kapsamda ele alınır demektedir. Yemek vermeme, uyutmama, sürekli ayakta kalmaya zorlamada yine bu suçun kapsamındadır.

Algılama ve irade yeteneğinin etkilenmesi: İnsan Onur'u kavramı içerisinde yer alan iradenin özgür şekilde tecelli etmesini engellemeye yönelik olarak gerçekleştirilen eylemler söz konusudur. Mağdur lehine genişletilmiş bir ifadedir. Yapmak istedikleri dışında bireye karşı her türlü zorlamadır. Bu madde bakımından eylemin doğasından kaynaklanan seçimlik hareketlerin bu kapsamda olmayacağını belirtmek gerekir. Sorgunun uzun sürmesi sebebiyle failin yorulması işkence kapsamında değerlendirilmez. Ancak insan onuru ile bağdaşmayan nitelikteki hareketler aranır, acı çekmek koşulu aranmaz. Yüksek sesle müzik dinlemeye zorlama, hiç sevmediği inanmadığı görüşe ait kayıtların dinlendirilmesi, uyku bozukluğu yaratma, uyuşturucu madde verme, sigara tiryakisine sigara vermeyip karşısında sigara içme bu kapsamda değerlendirilir.

Aşağılayıcı davranışlarda bulunma: Bu hareket geniş bir kategoriye sahiptir. Şeref, haysiyet ve insan Onur'unu korur. Yani kişinin kendisinin kendisine biçtiği değeri kendi çevresinin ona atfettiği değeri ortadan kaldıran davranışları kapsar. Tükürme, saç çekme, kulak çekme, tokat atma, çıplak bırakmak, cinsel nitelikli eylemler, küfür bu kapsamda değerlendirilebilir .

Kanunun yine gerekçesinden ortaya çıkan, madde metninde ‘’ yol açacak davranışlar şeklinde ifade edilen’’ hareketlerin belirli bir sürede devam edecek şekilde sistematik olmasını aranmaktadır. İşkenceden bahsedebilmek için insan onuru ile bağdaşmayan seçimlik ve serbest hareketli herhangi birinin sistematik ve belirli bir süreç içerisinde icra edilmiş olma şartını ararız. Daha basit suçlardan bu noktada ayrılmaktadır. Bir kere tokat atma yaralama kapsamında değerlendirilebilir ancak sistematik olarak uygulamak işkence kapsamında değerlendirilmektedir. Sistematik olma aynı hareketin tekrarı demek değildir. Fail seçimlik hareketlerden birkaçını bir arada yaparak sistemsel bir yaklaşım sergileyebilir.Ayrıca hareketin özü niteliği sistematik bir algı ifade edebilir. Örneğin Filistin askısı, cinsel saldırı cinsel organı kesme gibi hareketlerde sistematiklik unsuru aranmaz.

Suçun Manevi Unsuru: Genel kastır. Bilerek veya isteyerek işlenmesini yeterli kabul etmektedir. Bu husus doktrinde çoğunlukla eleştirilir. Eleştiriler gerekçelerden belirtilen uluslararası sözleşmelerin belirlediği ilkeler ve bu suçun koruduğu hukuki menfaatler bütünü dikkate alındığında bu suç aslında özel kast şeklinde düzenlenmesi yönündedir.Hukuka uygunluk sebepleri: İnsan onurunun korunduğu bu normun içerisinde hiç bir hukuka uygunluk nedeni karşımıza çıkmaz. Savaş hali, siyasi istikrarsızlık veya olağanüstü halde dahi eylem hukuka uygun sayılmaz.

Rıza:Insan Onur'u, bireyin üzerinde tasarrufu olan bir hak değildir. Tıpkı yaşam hakkında olduğu gibi insan onurunda da rıza geçersizdir. Koruduğu hukuki menfaat sadece bireysel değil, aynı zamanda kamusaldır. Dolayısıyla bireyin kendisine ait olmayan bir hususa ilişkin Rıza vermesi beklenemez verse de bu geçerli değildir.

Ayrıca ‘zorunluluk hali’ de insan onurunun niteliksel bir değerlendirmeye tabi tutulamayacağı için geçerli olamaz. Daha farklı bir ifade ile bir kişinin insan onur'u on kişinin onuruna feda edilemez.

Nitelikli haller (94/2-95): Çocuk TCM m.6 anlamında 18 yaş altı olmayı ifade eder. Kendini savunamayacak durumda olmayı  somut olaya göre belirlenecektir. Akıl hastalığının olması durumu geçici bir şekilde de olabilir, ilaç etkisi altında olma da yine akıl hastalığı şeklinde değerlendirilebilir. Savunma gücünün düşük olması fail de ki ahlaki kötülüğün yüksekliğini ortaya koyar. Gebe kadına  karşı işlenmesi durumunda ise failin kadının gebe olduğunu bilmesi gerekmektedir. Avukatlar ve diğer kamu görevlilerine karşı işlenmesi durumunda mağdurun sadece avukat veya kamu görevlisi olması yeterli değildir görevinden dolayı bu eyleme maruz kalıyor olması gerekmektedir. Bu suç avukatlara karşı sık sık işlendiği için avukatların kamu görevlisi olmasına rağmen ayrıca yine kanunda belirtilmiştir. (TCK m. 94/2-b)

Fiilin cinsel yönden taciz şeklinde gerçekleştirilmesi halinde 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına hükmolunmaktadır. Fakat bu hüküm eleştirilmektedir çünkü cinsel taciz suçu basit şeklidir ve 3 aydan 2 yıla kadar cezalandırılır ama burada 10 yıldan başlaması orantılılık ilkesini ihlal ettiği sebebiyle eleştirilmektedir.

TCK m. 95’te neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış işkence suçu düzenlenmiştir. TCK m. 95/1 uyarınca nitelikli haller sayılmaktadır. Nitelikli haller varsa kasten yaralama değil işkence hükümlerine gidilir.

Duyulardan veya organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflaması suçun nitelikli halidir. Örneğin; insan vucudunda iki tane böbrek bulunur. İnsan vücudunda böbreklerden bir tanesi fonksiyon kaybına uğradı ise burada TCK m. 95/2-a uygulanabilir. 

Yüzde sabit iz ile kastedilen boyun ve kulaklar dahil yüzün ön kısmında bırakılan izdir. Sabit iz ile sürekli değişiklik ‘’Tanınabilirlik’’ ile ayırt ediliyor. Eğer mağduru önceden tanıyanlar tanımakta zorlanmıyor ise buna ‘’sabit iz’’ diyoruz. Fakat önceden tanıyanlar tanıyamıyor ise ‘’sürekli değişiklikten’’  bahsederiz.

İşkence sonucunda ölüm meydana gelmesi durumunda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir. Fail doğrudan öldürmeye kast ettiyse,  işkenceden geçirmek gibi bir amacı yok ise 82 uygulanır. Hem işkenceye kastı var hem de öldürmeye Kastın var ise gerçek içtima uygulanır.

İştirak: Kural olarak  iştirak in her türü mümkündür. 94/4  istisnai hal ile ilgili genel hükümler deki 40. maddenin etkisini ortadan kaldırmaktadır.

Özgü suçlar da ancak faildeki Özgün niteliği barındıran kişi Faili olabilir. özgü nitelik taşıması bile fiile iştirak edenlerin iştiraki faillik düzeyine vardı ise 94. madde sorumluluğu Doğacaktır. fail ise fail olacaktır yardım ediyorsa 39. madde anlamında yardım eden kapsamında olacaktır.

ihmal en işlenebilir. icraen işlenen suçun ihmalen iştirak olabileceğini de görüyoruz. memur icra en işliyor Amir ise ihmal en iştirak ediyor olabilir.

İçtima: Bu suç teknik anlamda TCK da düzenlenen birçok suç tipini içerisinde barındırır. TCK m. 94’ün şartlarının oluştuğu hallerde özel norm olduğu için TCK m. 94 uygulanır. İlgili koşulların yokluğu halinde bir tokat yaralama iken sistem açık olduğunda işkenceden hüküm kurulur.

Zincirleme suç bakımından 43/3  istisnai durumdadır. Özellikle aynı suç işleme kararlılığına bağlı olarak birden fazla kişiye işkence suçu işlenmesi durumunda 43/3 Zincirleme suç unsurlarının uygulanmasını engelleyecektir.

İşkence izlerini gören doktorun buna ilişkin rapor yazmaması halinde tamamlanmış suça iştirak olmayacağından TCK’nın  204-210-279-280 maddeleri somut olaya göre değerlendirilmelidir.

İşkence suçu ile birlikte  TCK madde anlamında cinsel saldırı veya TCK Madde 103 anlamında çocukların cinsel istismarı suçları varsa burada gerçek içtima hükümleri uygulanır.

Zamanaşımı kuralları işlemez.Zamanaşımı kuralının kaldırılması 2013 yılında olmuştur. Fail bakımından lehe kanunun değerlendirilmesi gerekir. 2013  yılından sonraki suçlar için zamanaşımı kuralı uygulanmaz. 

Suç resen soruşturulabilir, kamu görevlisi soruşturulması istendiğinde normalde alınan izin şartı ortadan kalkar. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.