Schopenhauer'da Sanatın Anlamı

Arthur Schopenhauer'un sanat ve felsefeye bakış açısı;
Schopenhauer'da Sanatın Anlamı

Schopenhauer’a göre insana varlıkta özel bir yer kazandıran, onu özel kılan şey, onun bilgi edinebilmesi ve edindiği bilgilerle çeşitli başarılar elde etmesidir. Ona göre sanat da insanın bir tür başarılarından oluşan varlık alanıdır.

Schopenhauer için sanat bir tür bilgidir; o, saf süjenin ya da dehanın ortaya koyabileceği bir bilgidir. Sanatın ortaya koyduğu bilgi tekte evrensel olanı, tekte ideyi veren bilgidir. İdenin bilgisi ise içinde yaşadığımız deney dünyası dışına çıkan, zaman, mekân ve nedensellik zinciri içinde varolanların ilk örneklerinin ne olduğunu gösteren bilgidir. Sanat eserinin ortaya koyduğu ya da gösterdiği, hakikat olandır. Sanatın nesnesi olan hakikatte de ide demektedir. Temel istemenin doğrudan objeleşmesi olan ide Schopenhauer’ın varlık görüşünü temellendirdiği en önemli kavramlardan biridir. İde bir yandan istemeyle diğer yandan da zaman mekan içinde yer alan teklerle ilintilidir. Bu bakımdan ideyi de ikili yanıyla ele almak gerekir. Ancak bu ikilik, yani idenin hem deney dünyasında görünmesi hem de onun dışında bulunması onun özünde bir değişiklik yaratmaz. İde, istemenin bir görünümü ve doğrudan objeleşmesidir. Bu isteme varolanın aslıdır. O, sadece, kendini isteme olarak, varolanın aslı olarak gerçekleştirmek ister. İşte böylesi bir iç amacı gerçekleştirmek için doyma, dolayısıyla canlılığını sürdürme çabası içindedir.

İstemenin kendini, doğrudan doğruya objeleştirdiği bir başka formda kendi karşısına koyduğu ilk görünümü idelerdir. Sanat da nesnesini istemenin bu objeleşme formunda bulur. Bu formuyla isteme 4 ana basamakta objeleşir.

İsteme, objenin ilk basamağında, henüz belirsiz ve kuvvetsizdir. O, anorganik dünyanın temelidir. ‘‘ şeyin madde olmasının şartlarını yerine getirir.’’ Dolayısıyla da madde olan her şey bu basamağın özelliğini taşır. İkinci basamakta, organik olan ama birbirinden farklı özelliklerle ortaya çıkan bitkilerin ilk örnekleri ya da iradeleri görünür. Organik yapının özelliği hem madde hem de yaşamsal belirtilerinden bir olan tepkiyi taşımasıdır. İstemenin üçüncü objeleşme basamağı hayvanlardır. Beslenmek, yaşamak için besine yönelme kabiliyeti taşırlar. İstemenin obje haline geldiği son basamakta ide olarak insan yer alır. Bu idenin yer aldığı basamak hem kendinden öncekilerin özelliğini taşır hem de yeni olan yanı da taşımaktadır. İsteme kendini en üst basamakta, insanla, bilen ve isteyen yanlarıyla ortaya koyar.

Schopenhauer’a göre isteme kendini insanda beden ve karakter olarak objeleştirir. Beden yanıyla insan, kendi idesinin yer aldığı varlık basamağının altında yer alan 3 basamağın temel özelliklerini kendinde barındırır. Karakter olarak görülen isteme ise, bu basamakta ve bu yanıyla insanda en açık görünümü kazanır. İnsanlar istediklerini gerçekleştirmek için ya da bilmek için bilme etkinliğinde bulunur. Ancak herkes yapısında hangi ya ağır basıyorsa ona göre bu etkinliği gerçekleştirir. Bu kişisel ilgiye değil karaktere göre belirlenir. İsteyen yanlarını susturup, sadece bilen yanlarıyla dünyayı obje edinen kişilerin bilgisi Schopenhauer’a göre, istediklerini gerçekleştirmek için bilmek isteyenlerin bilgisinden daha değerlidir. Birinci grup ide olarak dünyayı, ikinci grup sadece teklerin yer aldığı deney dünyasını obje edinebilir. Bazı kişiler bilgiyi istediklerini gerçekleştirmenin aracı olarak kullanırlar, bazıları da, istemelerini bilgilerinin emrine alırlar. İstemelerini susturabilenler, karakterlerini kişiliğini silmesi anlamına gelir. Schopenhauer böyle olması gerektiğini düşünür, çünkü insanın kişiliği onun istediklerinin esiri yapan yanıdır.

Bir bireyin sanatçı olması, deha olması için gereken özellikleri Schopenhauer’a göre şunlardır.

1-Yarar gözetmeme, her türlü bağı koparma: eserin yaratım dışında bir amaç olmaksızın ortaya koyar.

2-İdeleri tanıyabilme yeteneği: sanat bilgiden ideye geçişi sağlar. Bu geçiş sanatçının maddeden sıyrılarak anlama yönelmesiyle sonuçlanır. Deha doğa karşısında ideyi görür pozisyondadır. Birey olmaktan sıyrılmış, bilen katıksız özne konumundadır.

3-Temsil ya da canlandırma yeteneği: sanatçı ide ile iki şekilde oynar. Birincisi dehasından gelen derin düşünme yeteneğiyle onu algılar, ikincisi tespit ya da canlandırma ile yeniden yaratır. Bu şekilde sanat eseri öze ilişkin bir bilinç sağlamada yardımcıdır fakat doğrudan bir açıklama çabası değildir.

Sanatçının ideyi bilgi objesi kılabilmesi için, onun kendinde bir değişimi gerçekleştirip yeter sebep ilkesinin hüküm sürdüğü alan dışına, ide alanına yükselmesi gerekir. Bu değişimi geçiren süje için ide olarak dünya, büsbütün saf dünyadır. İstemenin doğrudan objeleşmesi olan idelere ilişkin bilgi sanatın bilgisidir. Sanat, saf bir bakışla kavranan, dünya fenomeninde özsel olanı, öncesiz-sonrasız olanı bilen ve yeniden üreten ya da benzerlerini üreten bir etkinliktir. Sanatçı bu üretimi, malzemesine göre heykel, resim, edebiyat vb. olarak gerçekleştirir. Onun tek kaynağı idelerin bilgisi, tek amacı da bu bilginin aktarımıdır. Schopenhauer’a göre idenin bilgisini edinebilmesi için sanatçı kişinin istemesi, yani kişiliğini silmesi gerekir. Ancak böyle bir değişimle idenin bilgisi edinilebilir.

‘‘İdenin bilgisi zorunlulukla algı aracılığıyla elde edildiğinden, yani soyutlamayla elde edilmediğinden dolayı hayal gücü sanatçıyı farklı kılan yan değildir.’’

Schopenhauer’a göre deha idenin bilgisini edinirken değil, bu ide bilgisini eseriyle aktarırken hayal gücünü kullanır. Demek ki sanatçı için bilgi edinmede temel özellik hayal gücü değil, istemesini kırmak ve saf algı durumuna geçebilmek, doğrudan doğruya yöneldiği tekte onun idesini görebilmek. Bunu gerçekleştirebilmesinin en önemli neden, onun bilme gücünün fazla olmasıdır. Sanatçı kişi, kendine özgü bakışıyla saf algı durumunda obje edindiğinde öz olanı görebilen bir dehadır. O, baktığı şeyi görerek bu türden bilgi edinebilir.

İstemesinin objeleşme derecesi ile çeşitli sanat alanlarındaki eserlerin ilişkisi için, Schopenhauer’un zihninde, insan eliyle insan türünün devamı için ortaya konulan, buradan iradeyi dışarıda bırakarak, güzel sanatlarda dört objektifikasyon derecesi tespit eder. Bunlar mimari, resim ve heykel, şiir ve trajedi, müziktir.

Mimari: mimarlık sanatı, istemenin, en alt objeleşme basamaklarında yer alan idelerle ilişkilidir. Böyle düşünmesinin sebepleri;

1-başka sanat yapıtlarından farklı olarak, saf estetik amaçlar uğruna mimarlık yapıtları yapılması pek seyrektir.

2-mimarlık, zorunluluk ve yararın istemlerinden çok güçlü bir destek alır.

3-mimarinin açık algıya getirdiği ideler, iradenin nesnesinin en üst basamaklarıdır.

Resim ve heykel: Schopenhauer sanatlarda mimarinin üstüne koyduğu alan resim ve heykeldir. Sanatçının güzeli doğaya öykünerek koyduğu kabul edilse de, öncelikle bunun apriori olarak sezilmesi gerekir. Bu apriori seziş, tarihsel temaların anlamını da içerir, bu nedenle, resim sadece görünen değildir.

Şiir ve trajedi: iradenin kendini en mükemmel biçimde ortaya koyduğu bir üst derece Schopenhauer’a göre şiir ve trajedidir. Trajedi, şiirinde üstünde edebi sanatların zirvesindedir. Trajedinin amacı, en yüksek şiirsel başarı olarak, insanın korkunç bir yanını ortaya koymaktır.

Müzik: Schopenhauer’un felsefesi iradenin kendini herhangi bir benzeşimden uzak, olduğu gibi, ortaya koyduğu en üst alan müziktir. Müzik hariç diğer bütün güzel sanatlar iç çatışmadan doğar. Müzik idelerin kopyası değil, iradenin kendisinin kopyasıdır. İrade ne ise müzik odur. Müzik özü söyler. Müzik hariç bütün sanatlar mimesis ile alakalıdır. Müzik ise bize doğrudan dünyanın cevherini, görünenleri değil de arkasında olanı verir. Müzikteki tüm harmoni tonları istemenin objeleşme derecelerinin de göstergesidir.

Schopenhauer’a göre deha, tıpkı ulu insan gibi çok az rastlanan insan tipidir. O, taşıdığı olanaklar ve özelliklerle her zaman her yerde görülmez.

İstemesini geçici süreler için susturan deha, şeylere kendi gözleriyle bakar. Bu bakışta da kendini yitirir, kişiliğini siler baktığı şey ve kendisi kausalite dışında bir bütün olur. Dünyanın isteme, ide ve tekler olarak bir bütün olduğunun bilgisi sadece sanat yoluyla insanlara gösterilebilir.

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.