Osmanlı Devleti padişahları arasında, sarayında gününü gün eden, halkın ne gibi zorluklar yaşadıklarını umursamayan, kimler tarafından sömürüldüğüyle ilgilenmeyen bir yönetici hiçbir zaman olmadı. Halkın haklarını savunan padişahlar, düzenin bozulmaması için en basitinden esnafları bile dizgine getiren yasaklar uygulamıştır.
Hileli mal üreten esnaf çarşı ve pazarda teşhir edilirdi.
Fitneye sebep olan esnaf meslekten ihraç edilirdi.
Çevreye ve halka zarar veren iş yerleri kapatılırdı.
Kaçakçılık yapan esnafın malına el konurdu.
İhtiyaç fazlası iş yeri açanların dükkanları kapatılırdı.
Osmanlı Devleti'nde en fazla yaptırım uygulanan esnaflar; fırıncılar ve et satanlardı çünkü et ve ekmek Osmanlı Devleti'nin özellikle saygı duyduğu büyük nimetlerdi. Hatta bu konuda birinci Abdulhamit şu sözlere yer verir: " Her şeyden önemli olan et ve ekmektir."
Fırınları devlet adamlarının yanı sıra, sık sık padişah ve sadrazamlar da denetlerdi.
Fırınlarının önünde asılan fırıncılar da çok olmuştur. Ekmek gramajında yolsuzluk yapan fırıncılar ilk başta uyarılırdı. 5 gramlık normal bir sapma payı verilmesine rağmen yine de gramaj yolsuzluk yaparsa fırınlarının önünde ya da çalışanlarının önünde asılırdı.
Osmanlı'da fırınları tebdil-i kıyafetle kontrol eden sadrazamlar, masraftan kaçmak için ekmeği az pişirdiğini ve kötü malzeme kullanarak kalitesiz ekmek ürettiklerini anladıklarında herkese ibret olması için fırıncı kulağından duvara asılırdı. Bu cezalandırma yöntemi Osmanlı'da sürekli başvurulan cezalandırmalardan biri değildi.