Hindistan'ın Bağımsızlık Kazanması

20. yüzyılın en önemli gelişmelerinden biri Hindistan'ın bağımsızlık mücadelesi olmuştur.
Britanya İmparatorluğu’nun en önemli sömürgesi olan Hindistan’da 20. yüzyılın başından itibaren güçlü bir bağımsızlık hareketi gelişmişti.
Hindular ve Hint Müslümanları birbirlerinden ayrı örgütlenmiş olsalar da İngiltere’den bağımsızlık ortak hedef olarak belirlenmişti. “Pasif direniş”i başarılı biçimde uygulayan Mahatma Gandhi Hinduların lideri haline gelmişti. Muhammed Ali Cinnah ise Tüm Hindistan Müslümanları Cemiyeti adlı bir örgütün lideri olarak Müslümanların siyasal haklarını korumaya çalışmaktaydı.
İkinci Dünya Savaşı İngiltere ekonomisine ağır bir maliyet getirmişti. İngiltere ekonomisinin yaşadığı bu sıkıntı Hindistan’da meydana gelen bağımsızlıkçı isyanlar ve halk hareketlerinin bastırılmasını zorlaştıran bir duruma dönüştürdü. Bu durum İngiltere Parlamentosu’nun Hindistan’a bağımsızlık veren yasayı onaylamasına sebep olmuştu.
Bunun hemen ardından önce Hint Müslümanları Pakistan adıyla bağımsız devletlerini ilan ettiler. Daha sonra, aynı gün Hindistan’ın kurulduğu da ilan edildi.
Hindistan’ın bağımsızlık kazanmasından sonra bölünmeler olmaya başladı. Hindular, Müslümanlar ve Sihler arasında kanlı çatışmalara yol açtı. Cinnah ve Hindistan Başbakanı Javaharlal Nehru arasında yapılan görüşmeler sonucunda milyonlarca insanın yer değiştirmesine karar verildi.
Bu bölünme sırasında Hindistan ve Pakistan arasında sorun haline gelen Keşmir bölgesinin kime ait olacağı konusu, bugün hala iki ülke arasında gerginlik konusu olmayı sürdürmektedir. Hindistan’ın bağımsızlığında önemli bir yer tutan lider Gandhi ise 1948’de, kendisini Müslümanlara fazla ödün vermekle suçlayan bir Hindu milliyetçi tarafından öldürüldü.
Hindistan, 22 resmi dinin olduğu, 200'den fazla dil ve lehçenin olduğu, ekonomi ve medyanın kültürlerle sentezlendiği yerdir.
Kültür ve gelenek çeşitliliğinde en başta olan Hindistan, dini ve manevi anlamda özellikle baş sıradadır.
Faklı kökenlerin, dini inaçların, dillerin bir arada bulunduğu insanların yaşadığı tek ülke diye nitelendirilmektedir.
Ana kültürü olarak Hindistan'ın Kuzey, Doğu ve Güney olmak üzere üç tanedir diyebiliriz.
Hindistan, sanat anlamında da çok zengin kültürlere sahip olan bir ülkedir. Hindular, müzik, dans ve tiyatro alanında oldukça başarılıdır.
Hindistan'ın her bölgesinde geleneksel müzik ve dansları vardır. Dansları geleneksel kıyafetleri içerisinde sunulan görsel şölenlerdir.
Film endüstrisinin de gelişmiş olduğu ülkedir. Hint filmleriyle de kendilerini tanıtmışlardır.
Gece hayatı dendiği zaman, alkol tüketiminin olduğu "Mumbai" öne çıkmaktadır. Delhi'de barlar yoğunlukta, Goa'da ise meşhur olan şey plaj partileridir.
Çay cennetidir Hindistan. Darjeling bölgesinde yetiştirilir ve çok ünlüdür. Çay demleme şekilleri de; çay yapraklarını süt ve şeker ile karıştırarak demlenmeye bırakırlar.
Alkol konusunda Hindistan hoşgörülü sayılmaz. Aslında bölgelere göre değişiklik göstermektedir. Goa, Kerala,Çennai gibi yerlerinde özgürce içilirken, Gujarat gibi şehirlerde açıkta bile satılamaz ve ağır vergiler uygulanır.
Esrar'ın bilinen adı Charas'dır ve kullanımı yaygındır. Bazı yerlerde yasal olarak satılırken, bazılarında ise kurabiye, çikolata gibi ürünlerin içine katılarak satılır.
Hindistan, yüzölçümü bakımından dünyada 7. sırada, nüfus olarak 2. sırada bulunmaktadır. Son yıllarda dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerden birine sahiptir.
Nüfus bakmından ise, Çin ile birlikte dünyada nüfusu 1 milyar sınırın üstündeki iki ülkeden biridir Hindistan. Hızlı nüfus artışından dolayı, gelecekte dünyanın en kalabalık ülkesi olma yolunda ilerlemektedir.
- Yorumlar 0