Cumhurbaşkanının Siyasal Sorumsuzluğu ve Sorumluluğu Nedir?

Cumhurbaşkanının görevini yerine getirirken ne gibi sorumlulukları ve sorumsuzlukları vardır? Cumhurbaşkanını yani devletin başını bizlerden ayıran sorumsuzlukları nelerdir?
Cumhurbaşkanının Siyasal Sorumsuzluğu ve Sorumluluğu Nedir?

1982 Anayasası hükümet şekli olarak temsili hükümet sistemleri içerisinde olan parlamenter sistemini benimsemiştir. Parlamenter sistemin niteliği gereği olarak yasamadan bağımsız ve ayrı bir yürütme organı vardır. Yine parlamenter sisteme uygun olarak yürütme erki iki kanattan oluşmaktadır. Bu kanatlardan bir tanesini Bakanlar Kurulu oluştururken diğer kanadı ise siyasal açıdan sorumsuz olan Cumhurbaşkanı oluşturmaktadır.

Görevi açısından sorumsuz kanadı oluşturan Cumhurbaşkanının, siyasi hukuki ve cezai sorumluluklarını ve sorumsuzluklarını inceleyelim;

 

Türkiye'de Cumhurbaşkanlık Makamı

cumhurbaskani3.jpg

Cumhurbaşkanı, devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türkiye Milletinin birliğini temsil etmektedir. Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyum içinde çalışmasını denetler. Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce kırk yaşını doldurmuş ve yükseköğrenim yapmış, milletvekili ya da vatandaşlar arasından seçilmektedir.

Diğer bütün rejimlerde olduğu gibi, Cumhurbaşkanı yapının sorumsuz kanadını oluşturmaktadır. Cumhurbaşkanının bu sorumsuzluğu üç ana başlık altında incelenmektedir.

 

Şimdi de siyasi sorumsuzluk, cezai sorumsuzluk ve hukuki sorumsuzluk başlıkları altında asıl konumuza derinleşelim.

 

Cumhurbaşkanının Siyasal Sorumsuzluğu Nelerdir?

cumhurbaskani2.jpg

Cumhurbaşkanının siyasal sorumsuzluğu parlamenter sisteminin bir gereğidir. Cumhurbaşkanının yaptığı işlemlerden dolayı meclise karşı olan, işlemde imzası bulunan Başbakan ve ilgili bakanlardır. Bu kural 1961 Anayasasında şu şekilde yer almıştır;

Cumhurbaşkanı, görevleriyle ilgili işlemlerden dolayı sorumlu değildir. Cumhurbaşkanının bütün kararlan, Başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır. Bu kararlardan Başbakan ile ilgili bakanlar sorumludur.(1961 Anayasası M. 98).

Bu kuralın salt olarak uygulanması, anayasanın Cumhurbaşkanına tanımış olduğu bazı yetkilerin amaç ve niteliğine aykırı düşer. Nitekim, Anayasada açık bir kural olmamasına karşın, Cumhurbaşkanı, bir yasayı yeniden görüşülmesi için meclise geri gönderme, Anayasa Mahkemesinde iptal davası açma yetkilerini tek başına kullanmıştır. 1961 Anayasasının bu maddesi, Cumhurbaşkanının tek başına kullanma yetkilerinin olması durumunda tartışma konusu olmuştur.

1982 Anayasası ile birlikte bu konuya açıklık getirmek amacıyla Danışma Meclisi, Cumhurbaşkanının hangi yetkileri tek başına kullanacağını belirlemiştir. Bu değişim sonucu aşağıdaki madde metni kabul edilmiştir.

Cumhurbaşkanının, Anayasa ve diğer kanunlarda Başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları, Başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır; bu kararlardan Başbakan ile ilgili bakan sorumludur.(M. 105/1).

Bu düzenlemeyle Cumhurbaşkanı tek başına yapacağı işleri saptamak için anayasa ya da  yasada açık kuralların bulunması gerek görülmüştür. Bu düzenleme, uygulama da bazı karışıklıklara neden olabilir niteliktedir. Örneğin; Cumhurbaşkanı, sürekli hastalık, sakatlık ya da kocama sebebiyle belirli kişilerin cezalarını hafifletmek ya da kaldırmak yetkisini, Başbakan ve Adalet Bakanının imzalarını da içeren bir karar ile alabilmektedir. Buna karşılık olarak bazı atama işlemleri, Devlet Denetleme Kurulunun üyelerini ve başkanını atamak ya da kanunları tekrar görüşmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne geri göndermek yetkilerini tek başına kullanmaktadır.

Cumhurbaşkanı, ne 1961 Anayasasında, ne de 1982 Anayasasında sembolik yetkilere bir Cumhurbaşkanı olarak düzenlenmemiştir. Her iki Anayasa da Cumhurbaşkanını, Anayasanın koruyucusu, siyasal düzen içerisinde denge unsuru, yansız bir makam olarak düşünülmüştür. Bu durumdaki Cumhurbaşkanı, Meclise karsı sorumluluğu bulunan Bakanlar Kurulu’nun tüm kararnamelerini imzalamak zorunda değildir. Cumhurbaşkanının, kararnameleri siyasal yerindelik açısından denetlemesi ve reddetmesi, Anayasaya ve yasalara uygunluğunu denetleme, uygun olmayanları imzalamama Cumhurbaşkanının anayasal görevidir. Hükümetin meclise karşı siyasal sorumluluğun bulunması, sorumsuz olan Cumhurbaşkanının, hukuka aykırı kararları imzalama zorunluluğu getirmez.

 

Cumhurbaşkanının Cezai Sorumsuzluğu ve Vatana İhanet

cumhurbaskani4.jpg

Cumhurbaşkanının görevi ile ilgili işlem ve eylemlerinden dolayı, siyasal sorumluluğu olmadığı gibi, cezai sorumluluğu da yoktur. Cumhurbaşkanının sadece vatana ihanetten dolayı cezai sorumluluğu vardır. Vatan hainliği kavramının, batı hukukundaki karşılığı yüksek ihanet manasına gelmektedir. Aslında bu kavram oldukça karmaşıktır. Farklı şekillerde tanımı yapılmıştır. Vatan hainliği genel olarak Cumhurbaşkanının görevini, anayasa, ya da ülkenin yüksek çıkarlarına aykırı bir şekilde kötüye kullanmasından doğan siyasal bir suç olarak kabul edilir.

Cumhurbaşkanının vatan haini kabul edilmesi için;

Cumhurbaşkanının vatana ihanetten dolayı suçlanabilmesi için, ancak Meclis üye tamsayısının en az üçte birinin önerisi üzerine, üye tam sayısının da en az dörtte üçünün vereceği kararla olur (m.. 105) Bu durumda Anayasa Mahkemesi Yüce Divan sıfatıyla, Cumhurbaşkanını yargılar (m.148)

Cumhurbaşkanının Yüce Divana gönderilmesi durumunda, Anayasada bir kural bulunmamasına karşın, görevinden ayrılması doğru olacaktır. Bu gibi durumlarda cumhurbaşkanı görevinden geçici olarak ayrılacağı gibi, devamlı da ayrılabilir.

Cumhurbaşkanının görevi ile ilgili olmayan, kişisel suçlardan doğan sorumluğu ise adi suçlarda herkes gibi sorumlu olmasıdır.

 

Cumhurbaşkanın Hukuki Sorumluluğu

hukuk-002.jpg

Hukuki sıfat buradaki manasıyla özle hukuk (medeni hukuk, borçlar hukuk ve ticaret hukuk) kapsamına girmektedir. Örneğin borçlar hukuku alanındaki sorumluluğu ”borç ilişkisi” ile alakalıdır. Bunun için kişinin haksız fiil dediğimiz bu davranışından dolayı sözleşmeye uyması ve haksız kazancı gidermesi gerekmektedir.

Cumhuriyetlerde Cumhurbaşkanının, hukuki sorumluluğu açısında ayrım yapmak gerekmektedir. Cumhurbaşkanının göreviyle alakalı suçlardan dolayı, cezai ve siyasi bir hukuki sorumluluğu bulunamadığı gibi, hukuki sorumluluğu da bulunmamaktadır. Ancak, görevi dışındaki işlem ve eylemleriyle kişilere verdiği maddi ve manevi zararlardan dolayı çevresindekiler gibi sorumlu olduğu kabul edilmektedir.

 

Genel olarak; çoğu parlamenter cumhuriyette olduğu gibi, Türkiye’de de Cumhurbaşkanı siyasal açıdan sorumsuzdur. Cumhurbaşkanının sorumsuzluğunu cezai açıdan değerlendirdiğimiz zaman Cumhurbaşkanının vatan hainliği suçunun dışında sorumsuz olduğunu görmekteyiz. Ancak kişisel cezai suçlarında herkes gibi sorumludur. Hukuki sorumluluğu açısında değerleme yaptığımız zaman, ikili bir ayrım ile karşılaşmaktayız. Cumhurbaşkanının kişisel suçlarından dolayı tam sorumlu olduğunu, göreviyle ilgili olan konularda ise sorumsuz olduğunu söyleyebiliriz.

 

NeOldu.com / Özel Haber

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.