En Güzel 18 Mart Çanakkale Zaferi Şiirleri (Uzun ve Kısa)

18 Mart 1915 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu'nun zaferiyle sona eren Çanakkale Savaşıyla alakalı yazılmış şiirleri bir araya getirdik.
En Güzel 18 Mart Çanakkale Zaferi Şiirleri (Uzun ve Kısa)

18 Mart Çanakkale Zaferi Şiirleri

18 Mart Çanakkale Zaferi Türk milletinin en önemli zaferlerinden birisidir. Şanlı Türk ordumuzun ve şehitlerimizin kanlarıyla kazanılan bu savaşa yakışır yazılmış en güzel 18 Mart Şehitler Günü veya Çanakkale Zaferi şiirleri yazımızda.

1. Dur Yolcu

Dur yolcu, bilmeden gelip bastığın,

Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.

Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,

Bir vatan kalbinin attığı yerdir!.

 

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,

Gördüğün bu tümsek Anadolu'nda

İstiklal uğrunda, namus yolunda,

Can veren Mehmed'in yattığı yerdir!

 

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,

Son vatan parçası geçerken ele,

Mehmed'in düşmanı boğduğu sele,

Mübarek kanını kattığı yerdir!...

 

Düşün ki haşrolan kan, kemik, etin

Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin,

Bir harbin sonunda bütün milletin,

Hürriyet zevkini tattığı yerdir!...

Necmettin Halil Onan

***

18 Mart Çanakkale Zaferi Sözleri

Zafer Türküsü

Yaşamaz ölümü göze almayan,

Zafer, göz yummadan koşana gider.

Bayrağa kanının alı çalmayan,

Gözyaşı boşana boşana gider!

Kazanmak istersen sen de zaferi,

Gürleyen sesinle doldur gökleri,

Zafer dedikleri kahraman peri,

Susandan kaçar da coşana gider.

Bu yolda herkes bir, ey delikanlı,

Diriler şerefli, ölüler şanlı!

Yurt için dövüşen başı dumanlı,

Her zaman bu şandan, o şana gider.

Faruk Nafiz Çamlıbel

***

Zindandan Mehmed'e Mektup

Zindan iki hece, Mehmed'im lâfta!

Baba katiliyle baban bir safta!

Bir de, geri adam, boynunda yafta...

Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!

Kavuşmak mı? .. Belki... Daha ölmedim!

 

Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,

Kırmızı tuğlalar altı köşeli.

Bu yol da tutuktur hapse düşeli...

Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak.

 

Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!

Bir âlem ki, gökler boru içinde!

Akıl, olmazların zoru içinde.

Üstüste sorular soru içinde:

Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu?

Buradan insan mı çıkar, tabut mu?

 

Bir idamlık Ali vardı, asıldı;

Kaydını düştüler, mühür basıldı.

Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı.

Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;

Bahçeye diktiği üç beş karanfil...

 

Müdür bey dert dinler, bugün 'maruzât'!

Çatık kaş.. Hükûmet dedikleri zat...

Beni Allah tutmuş, kim eder azat?

Anlamaz; yazısız, pulsuz, dilekçem...

Anlamaz; ruhuma geçti bilekçem!

 

Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil;

Sayım var, maltada hizaya dizil!

Tek yekûn içinde yazıl ve çizil!

İnsanlar zindanda birer kemmiyet;

Urbalarla kemik, mintanlarla et.

 

Somurtuş ki bıçak, nâra ki tokat;

Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...

Yalnız seccâdemin yününde şefkat;

Beni kimsecikler okşamaz mâdem;

Öp beni alnımdan, sen öp seccâdem!

 

Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan!

Dakika düşelim, senelik paydan!

Zindanda dakika farksızdır aydan.

Karıştır çayını zaman erisin;

Köpük köpük, duman duman erisin!

 

Peykeler, duvara mıhlı peykeler;

Duvarda, başlardan, yağlı lekeler,

Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler...

Duvar, katil duvar, yolumu biçtin!

Kanla dolu sünger... Beynimi içtin!

 

Sükût... Kıvrım kıvrım uzaklık uzar;

Tek nokta seçemez dünyadan nazar.

Yerinde mi acep, ölü ve mezar?

Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz?

Güneşe göç var da, kalan biz miyiz?

 

Ses demir, su demir ve ekmek demir...

İstersen demirde muhali kemir,

Ne gelir ki elden, kader bu, emir...

Garip pencerecik, küçük, daracık;

Dünyaya kapalı, Allaha açık.

 

Dua, dua, eller karıncalanmış;

Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.

Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış...

Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu;

İplik ki, incecik, örer boşluğu.

 

Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;

Karanlığında nur, yeniden doğuş...

Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!

Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!

Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!

 

Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!

Ölsek de sevinin, eve dönsek de!

Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!

Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!

Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!

Necip Fazıl Kısakürek

***

Çanakkale

Savaşmak için değil koşmaları

Şehit olmaya koşuyor her biri

Boşuna değil coşmaları

Onları coşturan aziz milleti

 

Askerler neredeyse kucaklaşacak

Siperler o kadar yakın ki kendilerine

Mermiler geçecek delik bulacak

Çarpmamak için birbirine

 

Atam çelik gibi bakıyor düşmana

Sıkıysa gelin alın toprağımızı

Arkası sağlam, bakmıyor arkasına

Dalgalatarak geliyor yiğitler bayrağımızı

 

Haykırışlar, feryatlar, nidalara karışmış

Kurşun yarası bile hissetmezler

Kader, Mehmed’ime ölmek yazılmış

Bu koca yürekler asla pesetmezler

 

Saçılmış tohum gibi ölü bedenler

Birbiri üstüne yatıyor mehmetler

Sulanmış kanlarla topraklar, tepeler

Çıkacak, yeşerecek ağaçlar, verecek meyveler

- Muhterem Aslan

18 Mart Çanakkale Zaferi Sözleri

18 Mart Çanakkale

Bu vatan uğruna binlerce mehmet

Çanakkalede bircan olduğu gündür

Anafartalarda conk bayırında

Binlerce çiçegin solduğu gündür

 

Ne silah ne bomba kar etti bize

Mehmetcik önünde çöktüler dize

Düşman ordusunu döktük denize

Derelerin kanla dolduğu gündür

 

Pınarlar kan akar damla içilmez

Yiğidin şanına kıymet biçilmez

Dünya duysun çanakale geçilmez

Zafer türküsünün çaldığı gündür

 

İki yüzelli bin şehit kanı var burda

Aziz ecdadımın canı var burda

Yüce milletimin şanı var burda

Dünyaya namını saldığı gündür

 

Medeniyet diyen batı güçleri

Hile aldatmaca asıl işleri

Birkezdaha boşa çıktı düşleri

Aslan pençesinde kaldığı gündür

 

Koca seyit mehmet çavuşumuz var

Cihanı düşmana eylediler dar

Coşkunoğlu bize tek vatandır yar

Düşmanın dersini aldığı gündür

Ozan Erol Coşkunoğlu

***

Mehmedim Devleşiyor Çanakkale'de

Bir karabulut sarmış Çanakkale'yi,

Kiniyle, nefretiyle düşman Çanakkale'de.

Sığınmış da topunun, tüfeğinin ardına,

Lâkin yüreksiz gelmiş, titrer Çanakkale'de.

 

Yıkar mı sandın güllelerin Mehmetçiği?

Mehmedim şahlanıyor Çanakkale'de.

Battıkça zırhlıları boğazın serin sularında,

Düşman çare arıyor Çanakkale'de.

 

Sular azgın, toprak gürlüyor,

Patlayan güllelerle kıyametler kopuyor.

Bir vatan evladı topraktan çıkıyor,

Koca Seyit haykırıyor, Çanakkale'de.

 

Tümenlerle geliyorlar, binlerle.

Seddülbahir kan ağlıyor hem denizlerde.

Her şey tamam denilen yerde,

Yahya Çavuşlar kükrüyor siperlerinde.

 

Hiç zincir vurulur mu bu yüce millete?

Sanır mısın ki alırsın sen onu esarete.

Hayâsızca atılırken düşman ileriye,

Süngüsü çarpıyor bir aslan Mehmet'e.

 

Bir zamanlar gelinciklerin açtığı sarp yamaçlarda,

Kızıla boyanmış toprak var şimdi oralarda.

Gökyüzüne uçuşan kollar, bacaklar ve parmaklarla,

Mehmedim devleşiyor Çanakkale'de.

 

Son bir ümitle saldırırken hayâsızca düşman,

Ele geçirerek tepeleri,

İnmek için Marmara'ya.

"Siper al asker!" diye bir ses gürlüyor,

Mustafa Kemaller yükseliyor Çanakkale'de.

 

Ne cesaret geldiniz ey gafiller siz Anadolu'ya,

Siz ki güvendiniz onca makinanıza, topunuza.

Lâkin almakta geç kalmadınız cevabınızı,

Anladınız bu vatan kanla alındı.

Binlerce Mehmetçiğin kanı vatan demek,

Ebedi bağımsızlık demek,

Haydi size uğurlar ola...

- Metin Korkmaz

***

Çanakkale Geçilmez- Çanakale Destanı

Bir millet dirilmişti, tek parola vatandı

Masmavi olan deniz, al kanlara boyandı

Etten kale ördüler hepsi taze civandı

Muharebe meydanı, sanki döndü mahşere

Çanakkale geçilmez, koştuk büyük zafere

 

Topraklar dile gelse, ah konuşsa şu taşlar

Nidalarda tekbirler, gökte ağladı kuşlar

Kol bacaklar kopmuştu, yerde vücutsuz başlar

Şahadete ermişti, kan dolmuştu miğfere

Çanakkale geçilmez, koştuk büyük zafere

 

İman gücü göğsünde, koca Seyit onbaşı

Sürdü ağır gülleyi, düşmanın bitti işi

Muzaffer ordumuzun, onurla dikti başı

İnanmış cengaverler, indi yattı sipere

Çanakkale geçilmez, koştuk büyük zafere

 

Nusrat mayın gemisi, mayın döşedi vurdu

Yedi düvel saldırdı, lakin pes etti durdu

İngilizler şaşkındı, şahlandı bizim ordu

Çünkü büyük bir görev, verilmişti nefere

Çanakkale geçilmez, koştuk büyük zafere

 

Anafartalar yandı, artık kalmadı mecal

Akan şehit kanına, göklerde indi hilal

Atam emir vermişti, ya ölüm ya istiklal

İki yüz eli üç bin, şehit girdi makbere

Çanakkale geçilmez, koştuk büyük zafere

 

Artık şanlı ordumuz, başarıyı tatmıştı

Düşmanın gemileri, birer birer batmıştı

Anzaklar çaresizdi, Fransızlar bitmişti

Mehmetçiğimin ünü, ulaştı bin bir yere

Çanakkale geçilmez koştuk büyük zafere

 

Kevseri der: kurtardı, yardım eyledi Allah

Şefaat kani lütuf, eylesin Resulullah

Artık zafer bizimdi, şükür elhamdülillah

Bir tarih yazılmıştı, tek tek geçti deftere

Çanakkale geçilmez, koştuk büyük zafere

- Âşık Kevseri

 

***

Çanakkale Türküsü Sözleri

Çanakkale içinde aynalı çarşı,

Ana ben gidiyom düşmana karşı,

Off, gençliğim eyvah!

Çanakkale içinde bir uzun selvi

Kimimiz nişanlı, kimimiz evli,

Off, gençliğim eyvah!

Çanakkale içinde bir kırık testi

Analar babalar ümidi kesti,

Off, gençliğim eyvah!

Çanakkale elinde toplar kuruldu,

Vay bizim uşaklar orda vuruldu,

Off, gençliğim eyvah!

Çanakkale üstünü duman bürüdü

On üçüncü fırka harbe yürüdü,

Off, gençliğim eyvah!

Çanakkale içinde vurdular beni

Ölmeden mezara koydular beni,

Off, gençliğim eyvah!

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.