Cahit Zarifoğlu Şiirleri - En Güzel ve Anlamlı 15 Şiir

Cahit Zarifoğlu 1940 yılında doğmuştur. Küçük yaşlardan itibaren şiire merak salan Cahit Zarifoğlu birçok eser üretmiştir. İşte Cahit Zarifoğlu şiirleri;
Cahit Zarifoğlu Şiirleri - En Güzel ve Anlamlı 15 Şiir

En Güzel ve Kısa Cahit Zarifoğlu Aşk Şiirleri

Abdurrahman Cahit Zarifoğlu 1940 yılında dünyaya gelmiştir. İstanbul Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olan şair küçük yaşlarda şiir yazmaya başlamıştır. 1987 yılında hayata gözlerini yuman Zarifoğlu arkasında çok değerli eserler bırakmıştır. Bu içeriğimizde Cahit Zarifoğlu en kısa ve güzel aşk şiirlerini derledik.

Cahit Zarifoğlu Şiirleri;

1. Anılar Defterinde Gül Yaprağı

Anılar Defterinde Gül Yaprağı

Gibi Unutuldum Kurudum

Başıma Düştü Sevda Ağı

Bir Başıma Tenhalarda Kahroldum.

Sen Kimbilir Rüzgarlı Eteklerinle Kimbilir

Hangi İklimdesin

Ben Sensiz Bu Sessizlikle

Deliler Gibiyim

Sensiz Bu Sessizlikle.

 

Ayrılıkla Başım Belada

Gözlerini Çevir Gözlerime

 

Yoksa Ben

Sensiz Bu Sessizlikle

Deli Gibiyim

Sensiz Bu Sensizlikle.

Cahit Zarifoğlu Şiirleri


2. ? Soru İşaretlerinden Biri

Zulumdur dinlenen başlarsa eğilmiş

Gömleğin üzerine kadar çıkmış kalbteki kara leke

Dikilsen dağların ötesini tutar elin

Bir iki tank çer çöp olmuş gözüne perde

Petrol ya da banker sellerinde boğuluyorsun

Külçe külçe dolar ya da sefalet secden olacak yerde

O eski kadim iklim kimbilir nerde sürer

Perişan birkaç evde kimbilir veliler dilinde

Oturup konuşalım şunu. Bulsun kelimem kelimeni

Eğer uyku daha aziz esirlik daha ehven değilse

Bir deli akıl çırpınıyor aramızda

Rızık korkusu can korkusu baş mesele

Çıplan dünyadan çıplan ve gövdenden

O büyülü çiçekleri yol arın bir kere

Başını eğmiş zalimleri dinlersin

Dersin 'lokmam ellerinde'

Filistin bir sınav kağıdı

Her mü'min kulun önünde

De gerçeği yaz: Hakikat şehitliğe koşmaktır

De isyan çağır yolun açılır cennet köşelerine

Cahit Zarifoğlu Şiirleri


3. Sultan

Seçkin bir kimse değilim

ismimin baş harfleri acz tutuyor

Bağışlamanı dilerim

 

Sana zorsa bırak yanayım

Kolaysa esirgeme

 

Hayat bir boş rüyaymış

Geçen ibadetler özürlü

Eski günahlar dipdiri

Seçkin bir kimse değilim

 

İsmimin baş harflerinde kimliğim

Bağışlanmamı dilerim

 

Sana zorsa bırak yanayım

Kolaysa esirgeme

 

Hayat boş geçti

Geri kalan korkulu

Her adımım dolu olsa

İşe yaramaz katında

Biliyorum

Bağışlanmamı diliyorum

Cahit Zarifoğlu Şiirleri


4. Arzıhal

Çiledinmi

Dünya tutar inilemen

Ne saltanatı dünya pahada

Ne kalbi altın mezarı şöhret

Yer şahit

Alevli hüzünlerdin mevla için

 

Ne altın yıllar verdin hep

Dirilsin diyordun ve yöneliyordu binlerle

Kapkara parlak ışıklı ve ışıtan göz

Kıvırcık utangaç ve uçurumlardan güvenlere götüren

Ve yalın

Henüz gelmiş gibi kınından

Ve altın yıllar verdiğin hep

Ve ağır ağır çeviriyordun

O dalgın ve ağır yüzünü devrin

Yuya yuya o güzel Elçiye

 

Ne altın yıllar verdiğin hep

Biriki bronz kişi konabilseydi önüne

Ve ne altın yıllar daha çiledin

Artık yalnız değil adımların

Şimdi daha iri doğuyor sabahları

Horantası bir hayli arttı güneşin

 

Kişinin güzelliği ağa ustalarına göre güzeldir

 

senin köylü olayım

o uzak iklimleri erişilmez beldeye

bakabilemezdik senin götürmen olmasa

 

şu küçücük kalbte

(yaman halimiz helal ettiremezsek)

nice hakkın yüklü.

Cahit Zarifoğlu Şiirleri


5. Aşka Dair

Öyle sofralar gördüm ki

İnsan kasları vardı tabaklarda

 

O eğik gövdeler önünde yalnızlık

Her şeyi birbirinden uzağa çarpıyordu

Bir kadın

Bir erkek

 

Gizlice soluyordu

Bir erkek av arkadaşından

Av durgunluğu gibi gösterip saklayarak

Kamışlıktaki sazların arasından

Ilık ve yapışkan fısıltıları

Ayırarak alarak

Urgan gibi bedenine doluyordu

 

Her şeye benzeyebilirken o

Hiçbir şey benzemezken ona

 

o ünlü borazan

Başlarsa saçlarımızın diplerinden

Üfürmeye.-Yırtıcı bir hayvan

Kimliği yapışır yakamıza

 

Bir erkek mi o

Göle yatmış bir güneş demetinde

O mor ışında

Bir köpek ölüsü gibi yatan

 

Hızla kayan

Yoksa bir yaban ördeği gölgesi mi

Cahit Zarifoğlu Şiirleri


6. Aylak Göz

Erkenden aşındırır aşkını

Odaların köşelerine zamansız oturur

Duyarsa bir çocuğun

Oyundan çağrıldığını

Başının her seferinde döndüğü kumarı

Gönlünü bir tarzla kurularken kazanır

Anlarsa yenilen bir kadının

Darda kaldığını

Kendi kendine ardaşak kaçağı

Arada bir bakınır ne yaptığına

Süresiz kıpılır tablolara yan gelir

Ve oturdu mu bir masaya

 

Hakkını verir çay içmenin

Bu adam kitapların uçlarına

Çizilmiş itilmiş resim

Korkmadan yaşar tebessüm gösterir

Ağır başıyla nöbet alır

Dağdan kaçar şehri çevirir

Ve bırakır gönlünü bir tazı sıçramasına

Erkenden aşındırır aşkını

Anlamaz bir kadının

Süresiz kapılıp yan geldiği tablolara

Severek tebessüm attığını

Ağır başıyla kopar dağdan

Nöbet alır şehri devirir

Cahit Zarifoğlu Şiirleri


7. Ayna

Ve gözüm eşyamda değil

Yoruldum maddemden

Ta ki dünya bitti

Köşk kurdum sakin oldum

 

Dehlizsiz ve tabakasız

Kör bir hayvan gibi

Rızkına etiyle yanaşan

Karanlık bir evdir gövdem

 

Güneşte asla karanlık yoktur dediler

Ve onlar yoluna cihet ettim vatan tuttum

 

Büyük yeni bir hayat bildim

Yeni yeni bildim yoksa ölüyordu bir şey

Bir insan binası yıkılıyordu durmadan

Cahit Zarifoğlu Şiirleri


8. Bir Sahil Yoklaması

Bir kaç balıkçı belirdi

Başları kollarının üzerine eğilmiş

Dinler gibi oltalarıyla balık dilini

 

Martı kendiyle halkalanır:

haydi ana

sen karadan

ben kumsaldan

 

Sen bulgur çuvalından peynir ceresinden

nice yufka ekmeği külekten

kış yemişini şireyi tahta sandıktan

aç misafir sofralarını nişe kokularıyla

 

Çamaşırı bakır leğenlerde dengele

taş mutfaklarda

arınırken odun ateşiyle ısınan sağlam sularda

 

Ben

birden

kıyıya çekilmiş sığ sularda

taşlarda çırpınan kofana

 

Bir kaç balıkçı daha belirdi

Gözleri ellerinin üzerinde siperlenmiş

Nöbetini bekler gibi kaderin

Cahit Zarifoğlu Şiirleri


9. Kutsal Mavi Çocuk Şiiri

Ellerin çıktı ve göğün ortasına geldi

Tarlada

Bakışı gittikçe yer toprağına

Çakılan

Bu kadar beklerken habersizdi

Ve hatta onlar da habersizdiler

Sular mı anladı

Dağlar mı sezdi

 

Yoksa birdenbire bir çiçek mi

Bir gün

Herhangi bir an

Ama bir çelik an

Her şey

Ve hepsi başlarını kaldırdılar

Ve hemen ellerinin gölgesi düştü yüzlerine

Karmakarışık belirsiz uzun

Geçti ve geçti gölgesi

Zerdüşt'ün ayaklarından bir kartalın

Cahit Zarifoğlu Şiirleri


10. Güneş İnip Suya Dokun

Bir ara neydi o bulutlar

Somurtkan dudakları yere sarkan

 

Arkasında deniz alev alan adam

Çehrem sarsılıyor bakmaktan

 

Güneş inip suya dokun

Nehre yaslanıp baş aşağı koşan bir yaşlı ağaç ol

Cahit Zarifoğlu Şiirleri


11. Yar

Toprağın yutkunmasıdır

Benden yere

Özümün yeryüzüne

Kaçmasıdır sevmem

 

Doğa sevmeni bekler

İster ki göveresin

Yari görünce çökesin

Kavi eğilsin boynun

 

Eğilirken diklenmeyi bilmelisin

 

Sen ine taşır yücelere

Ya gökyüzünde gördüğün çehre

Bulutların bir oyunu

Hilesi mi yıldızların

 

Hep severek

Ve yücelerek de

Ben'im bir yalnızlık haberiyle

İklimsizliğe doğru

Uçarak

Ufalmaktadır

Cahit Zarifoğlu Şiirleri


12. Saç

Zili - siz geldiniz -pamağınız durunca

a saçlısı biraz karşınızda

Ama durun uzun zaman önce

daha sizinle karşılaşmadan

dört köşeli

kavşaktaki odada

çook uzun daha dikdörtgen

masa duruyor.

Korkuyu her şeyden çok orda

Bir de zil sesinizi alınca

Daha size banyoyu

Havasız banyoyu açmadan

Korkuyu götürüp kilere

Kum torbasının içine tutuyor.

Oyuncak saklı gelişinizle

küçük yamyam ağızlı

 

yassı alnını

her gülüşün içinde tutan

yontma biçimiyle a saçlısı

karşınızda hemen

a saçlısı

daha her şeyi anlaşılmadan

daha siz ona aydınlanmadan

geçici bir bilardo alanında

kuzgun hançerli

sakal gibi el içen

donuk

solgun kaçışlı

sevmeye ve sevdirmeye

bir erke biçimi geyik salmış

a saçlısı

durunca güvercinli kapıda

mesela oldukça bir viyanadan

meçhul bir bayın göğe yaslanan şapkasıyla

elverişli çay sergisi

Cahit Zarifoğlu Şiirleri


13. Ölü Atlar

Karışık bir iç deniz bunalımı

Zafersiz bir kalyonda

Ölümün her anki hatırasından uzak

İnsanı her halinden tanıyan

Sakat bir ölü atlar alıcısı

 

Ucuza kilitlenmiş bir dağ ceylanı

Ancak bir tabuyu öldürecek bir zamanda

Göğün bütün ön görmelerinden uzak

Fenerler tutulup tekmeler atılan

Önemli bir es çağ tanrısı

 

Telaşla yenilen analarda kayboluşları

Sevgisiz kalan babalarda

Lekesiz bir güneşle ancak

Çocuğunu sardığı bezler arınan

Ağrıtmaz sanılan bir yaşamak şarkısı

 

İkisinden birini örter kanadı

Durulmayıp tebessüm ettirilen şarkıda

Sevinçsiz canlara dayanmak

Her an bir başka ışıksızı arayan

Cahit Zarifoğlu Şiirleri


14. Onun İçin

Dün kalabalıkta

Sevmekten yorulmaktayım.

Yalpalyan bir sarhoş var

Şimşek vuruyor onu bir çırpıda

Seçip vuruyor

Fırtına çevreği de buluyor emiyor

Yılışık nemli bir şehvetle arzulanıyor

Bahar ayartıyor onu

Köprüde insanlardan yükselen buhar

Camların çiğneyip salonlara kustuğu sıcaklık

Sevmek yapışkan insan teri

İnsan kılı memesi kokarak

Kollarını eklemlerini yalıyor seni

 

ve şimdi aşkın evinde

iki yabancı insan

misina tutmaktan tuzlu sudan

 

birbirini duyamaz olmuş iki parmak gibi yatıyor

İstanbulda Suadiye mezarlığında

Yorgun uzman bir kalp

 

Kimbilir hangi kanlarda akıyor gövdemiz

Kimbilir kimin damarlarında hızlandırıyor sözlerim

Bir bohça aralanır çağırır üfürür - sıcak ve tüterek

Irmak denize boşaltır dağlardan kaçırdıklarını

 

Atın birden nalları dökülür - delice koşarken yine de

Bilki şöminenin içinden

Yanmış kül olmuş yine de

Seni gözlemekteyim

 

Bir kadın bir baş kesiyor gördüklerim

Bir kadın kendiyle oynuyor

Kendine ve çocuklarına parçalanarak

Soğuk sıcak yanıp donarak

Dar koridorda yay gibi vınlar

Ve duşa varamadan

Ufak kırmızı lambadan erikler yağar

Bir göz bir çağırma bir dur akar

 

Geri dön azarlandın

Koltuğa otur şöminenin içine bak

Şimdi hızlan ve hızlandır

Cahit Zarifoğlu Şiirleri


15. Uyarılan Şair

Bakımlı parkların görgülü ağaçları

eli yüzü düzgün kibar dalları

Sarı yaprakları günışığını sarınmış bırakmamış

Banklardan her birinde gündüzden kalma bir koku

Bir kedi miyavlar yalnızlık hakkında

elinde bir belgeyle geçer

Yakın denizde bir derinlik kokusu

ve kımıldayan bir ölüm duygusu

Ve deniz

Onun sularda olmayan bir sesle

mendireğin iri kayalarına yalvarışı

Işıklarını takınmış zillerini kapamış son ada vapuru

Haydi ay da sulara kaysın denize yaysın gümüş dantelasını

 

Bir şair olarak geç karşılarına

Bir de sevgili yavrula kalbinin minicik seslerinden

Yavaş yavaş boğulan

Hafif bir de sarhoşluk özlemiyle kendini

Parktan anladığın dostluğa ver

 

Bir miktar da elbette ağlamak istersin

Saçın kararmış yakından neşeli insanlar geçmiştir

Haydi toprağa çök de ağla

Ve bre

Başının üstüne uykular çağıran adam

 

Kendi yamanevinden habersiz dam özleyen adam

Bu şehrin gecesinde bulduğun safiyet şeytandan

Deniz ve vapurlar ay ve ağaçlar ne de kedi

Ne de elin ayakların duydukların gerçek yerlerinden değil

Şimdi geç bunları geç parkları geç

Hepimizin yırtılır gibi olan ağzına bak

 

Yazdıkların şiir değilse kalsın

Cennetse sevdan çık dışarı

Solgun ışıklar

Sessiz ağaçlar parklarla

O cümbüş gecesini de tak peşine

Yazdığın şiir değilse bırak bunları kalsın...

Cahit Zarifoğlu Şiirleri

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Cahit Zarifoğlu SözleriMelih Cevdet Anday Şiirleri
Turgut Uyar ŞiirleriSabahattin Ali Şiirleri
Aşık Veysel ŞiirleriKüçük İskender Şiirleri
Orhan Veli Kanık ŞiirleriÖzdemir Asaf Şiirleri
Edip Cansever ŞiirleriFazıl Hüsnü Dağlarca Şiirleri

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum