Büyük Düşün, Küçük Yatırımcı!

Küçük Yatırımcı (KY) denen bir grup var finans dünyasında. Para ile para kazanma üzerine kurulu olan “büyük” finans dünyasında, küçük bütçesi ile yer edinmeye çalışan yatırımcılar.
Büyük Düşün, Küçük Yatırımcı!

Küçük Yatırımcı (KY) denen bir kesim var finans dünyasında. Para ile para kazanma üzerine kurulu olduğu düşünülen “büyük” finans dünyasında, kendi küçük bütçesi yer edinmeye çalışan yatırımcılar. Bunlar nedense bir profesyonelden destek almazlar piyasa kurtlarının onları  dolandırmak için hazır beklediklerinin de farkına varmazlar. Sosyal medya hatta “küçük yatırımcı tokatlamak” diye bir terim var.  Filler tepişirken arada ezildinler  diye operasyon çekenler bunlar..

Bu durum bitcoin ile beraber benim de gündemime girdi. Çünkü borsada görmeye alışık olunan bu bakış açısının bitcoin ile beraber dijitale sıçradı. Sanat eserlerinin, biricik varlıkların dijital kopyalarının   NFT (Değiştirelemez Token) yoluyla satışı ile de iyice saçma bir hal aldı. “Bitcoin almalı mı? Ne zaman almalı, Orta vadede karlı ama değil mi? Şimdi satsam mı?” şeklinde sorular “Haydi NFT oluşturalım? Şimdi yapan çok kazanacak, bana hangi varlığımın değer oluşturacağını söyler misin?” noktasına evrildi. Geçenlerde tweeter kurucusu ilk twitini açık arttırmaya çıkardı ve milyonlarca dolara alıcı buldu ya, herkes tweetinin Jack Dorsey’nin ilk tweeti edeceğini düşünüyor sanırım. Öğrendiğime göre Clubhouse odalarında  borsa dahil, bu alanlarda da uzmanların akıl sattığını gördüm. “küçük yatırımcı tokatlama” işi daha kötüye gidiyro anlayacağınız! Şunu fark ettim ki, ben de bir iki tweet sallasam  benim sözümle parasını belirli hisselere yatıracak, veya tamamı ile bitcoin alacak insanlar var.

Biraz baştan alayım..Şirketler sermaye arttırmak için girerler borsaya. IPO (Initial Public Offering), yani halka arzın ana amacı budur. Ucuz maliyetle sermaye arttırıp büyümek ve daha çok para kazanmak. Bu süreç hiç de kolay olmayan bir çok prosedürü de beraberinde getirir şirkete; şeffaflık, raporlama, özgürce karar alamama... Tüm bunlara katlanıp halka arz olunmasının amacı, sermaye arttırarak daha çok büyümektir. Bu büyümenin şirket değeri üzerinden artıyor olması da tabi ki ana hedeflerin başında gelir. Hal böyle iken, bu hissenin düşüyor olması en başta şirketin sahipleri açısından problemdir. 100.000 liralık hisse sahibi olan KY %1’lik düşüşte 1.000 lira kaybediyorsa, muhtemelen o şirket 1 milyon dolar civarı kaybediyordur. Şimdi bu durumda hissesine sahip çıkmayan patron yakıştırması, olsa olsa kötü patron anlamına gelebilir. Oysa  hisse başarısından sorumlu  (Yönetim Kurulu) CEO’dur,  hisse kötüye giderse  değişecek olan da odur. Küçük Yatırımcı kendi özgür iradesi ile aldığı hisse kötü performans görüyorsa  en akıllıca davranış elindeki hisseyi satmak olacaktır. Orada durup şikayet etmek borsa oyun kuralları içerisinde hiçbir anlam ifade etmez.

İşlerin iyi gittiği durumda ise, yani CEO’nun (Yönetim Kurulu) efsaneler yarattığı, bilançoların zirve yaptığı anlarda, hisseler zirve mi yapıyor her zaman. Mantık evet dememizi söylüyor ama değil. Yani her zaman değil. Her zaman mümkün olsa, tüm bilançoyu bizden önce gören Yönetim Kurulu, hatta muhasebe departmanını bir haber uçurup akraba ilişkisi olmayan eşe dosta hisseleri toplatmasının önüne kim geçebilir. Bu durumda da zaten borsa denen sistem kalmaz. Bu nedenle  güvenilir kaynaklardan bilanço  analizi okumak ve hissenin üzerindeki etkisini anlamak için o şirketin ve borsanın genel durumunu analiz etmek çok önemlidir.

Gelin bu duruma net bir örnek verelim. Uluslararası Para Fonu (IMF), pandemi nedeniyle 2020’de küresel ekonomide genel bir daralma yaşandığını duyurdu. Özellikle 2020’nin ikinci çeyreğinde ekonomiler durma noktasına geldi. Bu durumun şirketleri batma noktasına getirmesi, şirketlerin oluşturduğu ülke ekonomilerini ve o ekonomilerin göz bebeği borsaları tepetaklak etmesini bekledik. Ama öyle olmadı. 2019’u 114 binlerde kapatmışken, 23 Mart’ta 84 bine gerileyen BİST 100 endeksi 9 Temmuz’da 118 bine yükselmişti. ABD’de Şubat 2020’de zirveye yükselen ve martta dibe vuran S&P 500 endeksi de aynı süre zarfında kayıplarını geri aldı. Genel ekonomi aynı toparlanmaya yaşamamışken oldu bunlar. Bu durumun şirket performansı ile alakası var mı? Şirketler çalışamıyorken, harikalar mı yarattı? Hayır. Ulusal veya uluslararası para piyasalarında çok fazla değişken var. Belirsizlik de bu değişkenlerin her birinin belirli anlarda çok belirleyici olmasına sebep oluyor. Bir nevi kaos teorisi. Bunu anlamamız lazım. Tek bir değişkene bağlı analizlerle size bir şeyler anlatıyorsa birileri, bilin ki yanlış analiz yapıyor ve bir yerde yanılacak.

Türkiye borsasının en büyük problemi sığ olması. Türk lirasının değer kazanması, şirketlerin kar etmesi ve ekonomik istikrarın yükselmesi ile daha öngörülebilir bir piyasamız olacak. Şu an durum böyle olmadığı için sadece sıcak para geliyor ülkeye, daha uzun vadeli yatırımlar değil. Daha karlı yer bulunca da  bir anda gidiveriyor. Ne zamana kadar? Yine Türkiye borsasında cazip hisseler bulup çıkana kadar.. Öngörülebilir bir ekonomiyi belirli dönemlerde başardı ekonomi yönetimi Türkiye’de. Ama o dönemlerde bile kimse öngörülebilir piyasada borsada zengin olmadı.

Twitterdaki borsa danışmanlarını at yarışı yorumcularına benzetiyorum , hangi atın kazanacağını yaptığı teknik analizle bilen adam, her gün tüyo yazısı yazdığı gazetede çalışmaya devam eder mi? Gider hipodromdaki locasında keyfini yapar. Kötü analistse de zaten, ekseriyetle tutturamadığı için gazetedeki işinden olur. Borsada da durum aynı. Hangi hissenin kar edeceğini sosyal medyadan birine sormak, her kim olursa olsun, at yarışı tüyosu istemekle aynı şey. Bilen adam sana niye cevap versin, verdi diyelim neden Twitter üzerinden versin. Böyle bir tahmin yapılabilse herkes zengin olurdu. Ha bir de borsada katbettiğini twitterda yazmak ahmaklık değilde nedir? İnsan göz göre ben ahmağım  der mi!

Madem şehir efsanelerine inanmayın dedik, bildiğim kadarı ile kısa notlar vereyim; az parası olanlar endeks fonlara girmeli, büyük oyuncular için uzun vadede yapılan analizlere hiç bakmamalı mesela. Çok parası olanlar kategori çeşitlendirmeli, hatta yabancı borsalara girmeli, ne demişler tüm yumurtalar aynı sepette olmaz.

Özetlersem, yaptığı işte iyi olan Twitter’da borsa yazmaz, kötü olan da ahmaklığını yazmaz. Bir hisse bölünürse fiyatı artmaz. Her zaman şirket performansı borsaya yansımayabilir. Makro hareketler faiz yükselişi rekabet borsada farklı performansa yol açabilir.

Benden size öneri , borsa söz konusu olunca bilmiyorum diyebilenle fikir alışverişi yapın, ben fazlasını biliyorum gel bana diyene de öyle hemen inanmayın.

Besim Üstün

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.