Aşık Veysel’in Hayatı & Şiirleri ve Sözleri

25 Ekim 1894 yılında Sivas’ta dünyaya geldi. Peki, Aşık Veysel kimdir? Nerelidir? Aşık Veysel’in hayatındaki çarpıcı bilgiler nelerdir?
Aşık Veysel’in Hayatı & Şiirleri ve Sözleri

Bu içeriğimizde, ünlü, büyük usta, ozanların şahı Aşık Veysel hakkında çok önemli bilgileri sizlerle paylaşacağız. İçeriğimizde Aşık Veysel’in hayatı ile ilgili çarpıcı detaylara ve eserlerine ulaşabilirsiniz. İşte, büyük ozan Aşık Veysel Şatıroğlu’nun hayatı, eserleri ve şiirleri…

aşık veysel kimdir

Aşık Veysel Kimdir ve Nerelidir?

Aşık Veysel, 25 Ekim 1894 yılında Sivas’ın Sarkışla ilçesinde dünyaya geldi. Uzun bir süre Sivas Sarkışla ilçesinin Sivrialan köyünde yaşayan Aşık Veysel, Avşar Boyu'na bağlı Şatırlı obasına bağlıydı. Ünlü ozanımızın annesinin ismi Gülizar, babasının ise Ahmet’dir.

Aşık Veysel’in Çarpıcı Hayat Hikayesi

Aşık Veysel’in yaşadığı yıllarda Sivas’ta büyük bir veba hastalığı yaşanıyordu. Meydana gelen vebanın üzerine ünlü ozan iki ablasına kaybetti. Aynı veba yüzünden Aşık Veysel, henüz yaşındayken tek gözünü kaybetti.

Ünlü ozan Aşık Veysel’in talihinde yine kötü bir olay yaşandı. Aşık Veysel, hayatının bir döneminde geçirdiği trafik kazasından sonra diğer gözünü de kaybetti ve tamamen görmemeye başladı.

aşık veysel kimdir

Yaşanan bu olayların ardından henüz genç yaşında iki gözünü de kaybeden Aşık Veysel, kendi yaşıtları ile vakit geçiremedi. Aşı Veysel’in babası Ahmet Bey, oğlunun yaşadığı bu durumun ardından, canı sıkılmaması ve yaşadığı olayların üstesinden gelip kafa dağıtabilmesi için bir bağlama aldı.

Genç yaşında bağlama çalmaya başlayan ünlü ozan Aşık Veysel, ilk dersini babasının da yakın bir arkadaşı olan Çamşıhılı Ali’den aldı. Uzun bir süre, başkalarının eserlerini çalan ve seslendiren Aşık Veysel, 40’lı yaşların başlarında ise kendi eserlerini yapmaya başladı.

Aşık Veysel, o yıllarda yapılan Aşıklar Bayramı organizasyonunda yer aldı. Burada düzenlenen organizasyonda ulu önder Mustafa Kemal Atatürk için bir türkü söyledi. Söylediği bu türkü sayesinde ünü tüm ülkeye yayıldı.

Aşık Veysel, aynı yıllarda şehir şehir gezdi ve türkülerini her kesime aktarmaya çalıştı.

Artık yaşı giderek artan ve iki gözü de görmeyen ünlü ozan Aşık Veysel, annesi ve babası tarafından evlendirilmek istendi. Çünkü diğer kardeşlerinin ileride Aşık Veysel’e bakamayacağını düşündüler. Bu düşünceler ışığında Aşık Veysel, anne ve babasının akrabası olan Esma Hanım ile evlendi. Esma Hanım ile evliliğinde olan erkek çocuğunu kaybeden Aşık Veysel, sonraki yıllarda ise anne ve babasını kaybetti. Bu ölümlerin ardından büyük ozan bir nevi hayata küstü.

Aşık Veysel’in başına gelen olumsuzluk bir türlü bitmek bilmedi. Çocuğunu, annesini ve babasını kaybeden büyük ozan, sonrasında kendisini türkülere verdi. Bu süreçte eşi Esma Hanım kendisinden ayrıldı ve başka birisiyle evlendi. Esma Hanım’dan olan kızı da erkek çocuğu gibi genç yaşında vefat etti. İşte, Aşık Veysel yaşadığı bütün bu acıları türkülere dökerek acısını dindirmeye çalışmıştır.

aşık veysel kimdir

Aşık Veysel 5 Aralık 1931 yılında, Ahmet Kutsi Tecer ile arkadaşlarının düzenlediği Halk Şairleri Bayramı’na katılır. Cumhuriyet’in 10 yılına özel Atatürk’e destansı yazılar ve şiirler yazılır. Aşık Veysel’in Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk hakkında yazdığı destan oldukça beğenilir. Tecer, yazılan eseri Ankara’ya göndermek ister ancak Aşık Veysel ben kendim okurum diyerek arkadaşlarıyla beraber yola düşer. Veysel’in yazdığı eser üç gün boyunca Hakimiyeti Milliye gazetesinde yayınlanır. Sonrasında ise devletin organize ettiği bir salonda konser verir ve il il dolaşıp tekrardan eserlerini söylemeye başlar.

Bu sırada, Aşık Veysel’in hayatına yeni kadın girer. Bu kadının ismi ise Gülizar’dır. Aşık Veysel, Gülizar Hanım ile hayatının ikinci evliliğini gerçekleştirir.

aşık veysel kimdir

Aşık Veysel, 1941-1946 yılları arasında köy Enstitülerinde bağlama ve halk türküleri dersleri vermiştir. 1965 yılında TBMM’nin kararıyla özel bir kanun çıkarılıp, maaşa bağlandı.

Ünlü ozan Aşık Veysel, 1973 yılında akciğer kanseri sonucunda vefat etti.

 

 

Aşık Veysel’in Eserleri

Ünlü ozan Aşık Veysel’in eserleri;

  • Anlatamam derdimi
  • Arasam seni gül ilen
  • Atatürk'e ağıt
  • Beni hor görme
  • Beş günlük Dünya
  • Bir kökte uzamış
  • Birlik destani
  • Çiçekler
  • Cümle âlem senindir
  • Derdimi dökersem derin dereye
  • Dost çevirmiş yüzünü benden
  • Dost yolunda
  • Dostlar beni hatırlasın
  • Dün gece yar eşiğinde
  • Dünya'ya gelmemde maksat
  • Esti bahar yeli
  • Gel ey âşık
  • Gonca gülün kokusuna
  • Gönül sana nasihatim
  • Gözyaşı armağan
  • Güzelliğin on para etmez
  • Kahpe felek
  • Kara toprak
  • Kızılırmak seni seni
  • Küçük dünyam
  • Murat
  • Ne ötersin dertli dertli
  • Necip
  • Sazım
  • Seherin vaktinde
  • Sekizinci ayın yirmi ikisi
  • Sen varsın
  • Şu geniş Dünya'ya (
  • Uzun ince bir yoldayım
  • Yaz gelsin
  • Yıldız (Sivas ellerinde)

Aşık Veysel Şiirleri

Aşık Veysel’in herkesin diline pelesenk olan şiirleri;


DOSTLAR BENİ HATIRLASIN

Ben giderim adım kalır

Dostlar beni hatırlasın

Düğün olur bayram gelir

Dostlar beni hatırlasın

Can bedenden ayrılacak

Tütmez baca yanmaz ocak

Selam olsun kucak kucak

Dostlar beni hatırlasın

Açar solar türlü çiçek

Kimler gülmüş kim gülecek

Murat yalan, ölüm gerçek

Dostlar beni hatırlasın

Gün ikindi akşam olur

Gör ki başa neler gelir

Veysel gider adı kalır

Dostlar beni hatırlasın


ALA GÖZLÜ BENLİ DİLBER

Ala gözlü benli dilber

Bir gün gelsen bize doğru

Seni sevdim can ü dilden

Çekme kendini naza doğru

Ne pervam var ne de perdem

Sanma beni hali bir dem

Söyler seni teller her dem

Kulak versen saza doğru

Aşığa zülfükar isen

Gülşende güle zar isen

Hakikatli bir yâr isen

Ben geleyim size doğru

Gönülleri bir edelim

Gayrileri biz nidelim

İkimiz de bir gidelim

Yürüyelim ize doğru

Bir gün için feryadı zar

Bülbül eder her dem seher

Aç sinemi gel gör ne var

Arttı derdim yüze doğru

Kafi derdim bir derd katma

Veysel'i yabana atma

Kerem eyle çok uzatma

Kavuşalım yaza doğru


SEN BİR CEYLAN OLSAN

Sen bir ceylan olsan ben de bir avcı

Avlasam çöllerde saz ile seni

Bulunmaz dermanı yoktur ilacı

Vursam yaralasam söz ile seni

Kurulma sevdiğim güzelim deyin

Bağlanma karayı alları geyin

Ben bir çoban olsam sen de bir koyun

Seslesem elimde tuz ile seni

Koyun olsan otlatırdım yaylada

Tellerini yoldurmazdım hoyrada

Balık olsan takla dönsen deryada

Düşürsem toruma bez ile seni

Veysel der ismini koymam dilimden

Ayrı düştüm vatanımdan ilimden

Kuş olsan da kurtulmazdın elimden

Eğer görsem idi göz ile seni


YUMMA GÖZÜN KÖR GİBİ

Kambur felek sanki beni kayırdı

Eşten dosttan nazlı yardan ayırdı

Gizli sırrım memlekete duyurdu

Sanki benim bir ettiğim var gibi

Kimine at vermiş eştirir gezer

Kimine aşk vermiş coşturur gezer

Kimine mal vermez koşturur gezer

Sanki bunu zengin etmek zor gibi

Bir kısmına yayla vermiş köy vermiş

Bir kısmına büyük büyük pay vermiş

Sevdiğine güzellikle boy vermiş

Al yanaklar şule verir nur gibi

Birinin aklı yok deli divane

Bir kısmı muhtaçtır acı soğana

Bir kısmını zengin etmiş yan yana

Şimdi kendi saklanıyor sır gibi

Kimine saz vermiş çalar eğlenir

Kimi zevk içinde güler eğlenir

Veysel gözyaşlarını siler eğlenir

Yeter gayri yumma gözün kör gibi


UZUN İNCE BİR YOLDAYIM

Uzun ince bir yoldayım

Gidiyorum gündüz gece

Bilmiyorum ne haldeyim

Gidiyorum gündüz gece

Dünyaya geldiğim anda

Yürüdüm aynı zamanda

İki kapılı bir handa

Gidiyorum gündüz gece

Uykuda dahi yürüyorum

Kalmaya sebeb arıyorum

Gidenleri hep görüyorum

Gidiyorum gündüz gece

Kırkdokuz yıl bu yollarda

Ovada dağda çöllerde

Düşmüşüm gurbet ellerde

Gidiyorum gündüz gece

Şaşar Veysel işbu hale

Gah ağlaya gahi güle

Erişmek için menzile

Gidiyorum gündüz gece


BEN GİDERİM SAZIM SEN KAL DÜNYADA

Ben giderim sazım sen kal dünyada

Gizli sırlarımı aşikar etme

Lâl olsun dillerin söyleme yada

Garip bülbül gibi ah ü zar etme

Gizli dertlerimi sana anlattım

Çalıştım sesimi sesine kattım

Bebe gibi kollarımda yaylattım

Hayali hatır et beni unutma

Bahçede dut iken bilmezdin sazı

Bülbül konar mıydı dalına bazı

Hangi kuştan aldın sen bu avazı

Söyle doğrusunu gel inkar etme

Benim her derdime ortak sen oldun

Ağlarsam ağladın gülersem güldün

Sazım bu sesleri turnadan m'aldın

Pençe vurup sarı teli sızlatma

Ay geçer yıl geçer uzarsa ara

Giyin kara libas yaslan duvara

Yanından göğsünden açılır yara

Yâr gelmezse yaraların elletme

Sen petek misali Veysel de arı

İnleşir beraber yapardık balı

Ben bir insanoğlu sen bir dut dalı

Ben babamı sen ustanı unutma


BENİM SADIK YÂRİM KARA TOPRAKTIR

Dost dost diye nicesine sarıldım

Benim sadık yârim kara topraktır

Beyhude dolandım boşa yoruldum

Benim sadık yârim kara topraktır

Nice güzellere bağlandım kaldım

Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum

Her türlü isteğim topraktan aldım

Benim sadık yârim kara topraktır

Koyun verdi kuzu verdi süt verdi

Yemek verdi ekmek verdi et verdi

Kazma ile döğmeyince kıt verdi

Benim sadık yârim kara topraktır

Ademden bu deme neslim getirdi

Bana türlü türlü meyva yetirdi

Her gün beni tepesinde götürdü

Benim sadık yârim kara topraktır

Karnın yardım kazmayınan belinen

Yüzün yırttim tırnağınan elinen

Yine beni karşıladı gülünen

Benim sadık yârim kara topraktır

İşkence yaptıkça bana gülerdi

Bunda yalan yoktur herkes de gördü

Bir çekirdek verdim dört bostan verdi

Benim sadık yârim kara topraktır

Havaya bakarsam hava alırım

Toprağa bakarsam dua alırım

Topraktan ayrılsam nerde kalırım

Benim sadık yârim kara topraktır

Dileğin var ise Allah'tan

Almak için uzak gitme topraktan

Comertlik toprağa verilmiş Hak'tan

Benim sadık yârim kara topraktır

Hakikat ararsan açık bir nokta

Allah kula yakın kul Allaha

Hak'kın hazinesi gizli toprakta

Benim sadık yârim kara topraktır

Bütün kusurlarım toprak gizliyor

Merhem çalıp yaralarım düzlüyor

Kolun açmış yollarımı gözlüyor

Benim sadık yârim kara topraktır

Herkim olursa bu sırra mazhar

Dünyaya bırakır ölmez bir eser

Gün gelir Veysel'i bağrına basar

Benim sadık yârim kara topraktır


BEN GİDERİM SAZIM SEN KAL DÜNYADA

Ben giderim sazım sen kal dünyada

Gizli sırlarımı aşikar etme

Lâl olsun dillerin söyleme yada

Garip bülbül gibi ah ü zar etme

Gizli dertlerimi sana anlattım

Çalıştım sesimi sesine kattım

Bebe gibi kollarımda yaylattım

Hayali hatır et beni unutma

Bahçede dut iken bilmezdin sazı

Bülbül konar mıydı dalına bazı

Hangi kuştan aldın sen bu avazı

Söyle doğrusunu gel inkar etme

Benim her derdime ortak sen oldun

Ağlarsam ağladın gülersem güldün

Sazım bu sesleri turnadan m'aldın

Pençe vurup sarı teli sızlatma

Ay geçer yıl geçer uzarsa ara

Giyin kara libas yaslan duvara

Yanından göğsünden açılır yara

Yâr gelmezse yaraların elletme

Sen petek misali Veysel de arı

İnleşir beraber yapardık balı

Ben bir insanoğlu sen bir dut dalı

Ben babamı sen ustanı unutma


GÜZELLİĞİN ON PAR'ETMEZ

Güzelliğin on par'etmez

Bu bendeki aşk olmasa

Eğlenecek yer bulaman

Gönlümdeki köşk olmasa

Tabirin sığmaz kaleme

Derdin dermandir yareme

İsmin yayılmaz aleme

Aşıklarda meşk olmasa

Kim okurdu kim yazardı

Bu düğümü kim çözerdi

Koyun kurt ile gezerdi

Fikri başka başk'olmasa

Güzel yüzün görülmezdi

Bu aşk bende dirilmezdi

Güle kıymet verilmezdi

Aşık ve maşuk olmasa

Senden aldım bu feryadı

Bu imiş dünyanın tadı

Anılmazdı Veysel adı

O sana aşık olmasa


GÖNÜL SANA NASİHATIM

Gönül sana nasihatim

Çağrılmazsan varma gönül

Seni sevmezse bir güzel

Bağlanıp da durma gönül

Ne gezersin Şam'ı Şark'ı

Yok mu sende hiç bir korku

Terkedersin evi barkı

Beni boşa yorma gönül

Yorulursun gitme yaya

Hükmedersin güne aya

Aşk denilen bir deryaya

Çıkamazsın girme gönül

Ben kocadım sen genceldin

Başa bela nerden geldin

Kahi indin kah yükseldin

Şimdi oldun turna gönül

Bazı zengin bazı züğürt

Bazı usta bazı sağırd

Bazı koyun bazı aç kurt

Her irenekten derme gönül

Veysel gönülden ayrılmaz

Kahi bilir kahi bilmez

Yalan dünya yârsiz olmaz

İster saçı sırma gönül


BU ALEMİ GÖREN SENSİN

Bu alemi gören sensin

Yok gözünde perde senin

Haksıza yol veren sensin

Yok mu suçun burda senin

Kainatı sen yarattın

Herşeyi yoktan var ettin

Beni çıplak dışar'attın

Cömertliğin nerde senin

Evli misin ergen misin

Eşin yoktur bir sen misin

Çarkı sema nur sen misin

Bu balkıyan nur da senin

Kilisede despot keşiş

İsa Allahın oğlu demiş

Meryam Ana neyin imiş

Bu işin var bir de senin

Kimden korktun da gizlendin

Çok arandın çok izlendin

Göster yüzünü çok nazlandın

Yüzün mahrem ferde senin

Binbir ismin bir cismin var

Oğlun kızın ne hısmın var

Her bir irenkte resmin var

Nerde baksam orda senin

Türlü türlü dillerin var

Ne acayip hallerin var

Ne karanlık yolların var

Sırat köprün nerde senin

Ademi sürdün bakmadın

Cennette de bırakmadın

Şeytanı niçin yakmadın

Cehennemin var da senin

Veysel neden aklın ermez

Uzun kısa dilin durmaz

Eller tutmaz gözler görmez

Bu acayip sır da senin


HAYALİ KARŞIMA GELDİ BU GECE

Bilmem hayal miydi yoksa düş müydü

Gönül arzusunu buldu bu gece

Yalın kılıç mıydı bir ateş miydi

İçerim koz ile doldu bu gece

Bilemedim gece ile gündüzü

Seçemedim güneş ile yıldızı

Mestane gözleri mestetti bizi

Aklımı başımdan aldı bu gece

Mah yüzüne bakma ile doyulmaz

Sıra sıra benleri var sayılmaz

Aşk meyinden içen aşık ayılmaz

Bilemedim bana noldu bu gece

Durmaz yanar gerçeklerin çırağı

Yakın olur ehl-i aşkın ırağı

Gölköy oldu Veysel'lerin durağı

Hayali karşıma geldi bu gece


ANAMA

Dokuz ay koynunda gezdirdi beni

Ne cefalar çekti ne etti anam

Acı tatlı zahmetime katlandı

Uçurdu yuvadan yürüttü anam

Anaların hakki kolay ödenmez

Analara ne yakışmaz ne denmez

Kan uykudan gece kalkar gücenmez

Emzirdi salladı uyuttu anam

Doğurdu beni Sivas ilinde

Sivralan Köyünde tarla yolunda

Azığı sırtında orak elinde

Taşlı tarlalarda avuttu anam

Ben yürürdüm anam bakar gülerdi

Huysuzluk edersem kalkar döverdi

Hemen kucaklayıp okşar severdi

Çirkin huylarımı soyuttu anam

Çocuğudum anam bana ders verdi

Okumamı çalışmamı ön gördü

Milletine bağlı ol da dur derdi

Vatan sevgisini giyitti anam

Tükenmez borcum var anama benim

Onun varlığından oldu bedenim

Kimi köylü kızı kimisi hanım

Ta ezel tarihte kayıtlı anam

Veysel der kopar mi analar bağı

Analar doğurmuş ağayı beyi

İşte budur sözlerimin gerçeği

Okuttu öğretti büyüttü anam


KARA KAŞ ALTINDA ELA GÖZ OLSAM

Her sabah her sabah suya giderken

Yâr yolunda toprak olsam toz olsam

Bakıp dört köşeyi seyran ederken

Kara kaş altında ela göz olsam

Uğrunu uğrunu giderken yola

Nice dilsizleri getirir dile

Gövel ördek gibi inerken göle

Ya bir şahin olsam ya bir baz olsam

Veysel ördek olsun sen de göl yârim

Yeter artık kerem eyle gel yârim

Lale sümbül mor menekşe gül yârim

Sen bir çiçek olsan ben bir yaz olsam


ANLATAMAM DERDİMİ DERTSİZ İNSANA

Anlatamam derdimi dertsiz insana

Dert çekmeyen dert kıymetini bilemez

Derdim bana derman imiş bilmedim

Hiç bir zaman gül dikensiz olamaz

Gülü yetiştirir dikenli çalı

Arı her çicekten yapıyor balı

Kişi sabır ile bulur kemali

Sabretmeyen maksudunu bulamaz

Ah çeker aşıklar ağlar zarınan

Yüce dağlar şöhret bulmuş karınan

Çağlar deli gönül ırmaklarınan

Ağlar ağlar göz yaşını silemez

Veysel günler geçti yaş altmış oldu

Döküldü yaprağım güllerim soldu

Gemi yükün aldı gam ilen doldu

Harekete kimse mani olamaz

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum