Affet Beni Akşamüstü

Affetmek ve özür dilemenin birbirine karışarak var olduğu bir dünyada anlaşmaya çalışmak zor olsa da güzel.
Affet Beni Akşamüstü

Birini affedebilmek için öncelikle kendinizi affetmeniz gerekir sözü her ne kadar klişe olsa da bu sözle başlamamın ve ‘klişesin’ lafını yemeyi göze almamın sebebi bu sözün maalesef doğru olmasından kaynaklanıyor. Maalesef diyorum çünkü insanın kendini affetmesi öyle kolay bir şey değil çünkü bunu yapabilmek için öncelikle suçlu olduğunu kabul etmen gerekiyor. Sonra da bu suçun yarattığı etkinin kötü sonuçlar doğurduğunu kabullenmen… Bundan sonrası kolay aslında, zor kısım insanın kendi kusurunu görmesi. Yalnız hatırlatmalıyım ki bunu yaparken tamamen kendinize bakmayın. Böyle yaparsanız karşınızdakinin kimi zaman haksız yere sizi ezmesine izin verirsiniz.

Kendimizi affetmeyi başarmışsak başkalarını affetmek daha kolaydır. Gelelim bunun olabilmesi için gereken şeye: Özür dilemek. Biri özür dilemeli ki onu affedebilelim.

Özür Dileyen Kişinin Erdemine Laf Söylenmez

Özür dilemek birinin yapabileceği en alçakgönüllü davranıştır demişti bir hocam. Yine kendisinde de hata görebildiği için diye eklemişti o da. “Hiçbir zaman özür dilemeyen insan ise her zaman kaybedecek olandır, çekinmeyin hayatta başarılar dileyin” diye devam etmişti.

Diğer yandan iş sadece özür dilemekle de bitmez, farkına vardığı şeyi tekrarlarsa özür dilemeye yüzü olmamalı insanın.

Ancak burada da değinmek gerekir; bazı olaylar vardır ki özür dilemek bu olayları hiçbir zaman telafi edemez. Kimse bir özürle bir Eylül’ü geri getiremez.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum