16 Mart Beyazıt Katliamı Nasıl Yapıldı?

1978 yılında gerçekleşen 16 Mart Beyazıt Katliamı, nasıl ve kimler tarafında yapıldı; bu katliamın sonunda neler yaşandı? Detaylarıyla Beyazıt Katliamı'nı sizler için derledik.
16 Mart Beyazıt Katliamı Nasıl Yapıldı?

Türkiye’nin tarihinde öyle kritik günler vardır ki bunlar farklı yaşansaydı şimdi daha farklı bir ülkede yaşardık. Tarihimize baktığımız zaman yaşanılan katliamlar, faili meçhul cinayetler, seçimler, kazalar bizimler de unutulmaz izler bırakmıştır. Bugünler şans, dirayet bazen şans çoğu zaman da cesaretle aşılmış ya da aşılmaya çalışılmıştır.

Türkiye, 1978 yılına Ecevit Hükümeti ile giriyordu. 1977’de yapılan seçimlerde Ecevit kazanmış, sol partinin kazanmasından dolayı olaylar da iyice alevlenmişti. Bir yandan olaylar diğer yandan ekonomik sıkıntılar ülkeyi iyice bunaltmıştı. Türkiye ‘de iç çekişmelerin yaşandığı, askerin darbe için gün saydığı zamanlar ve bununla birlikte katliamların, ortadan kaldırmaların yaşandığı bir dönemdi.

16-mart2.jpg

Gerginliğin en fazla yaşandığı yer üniversitelerdi. Gençler sağcı ve solcu olarak kutuplaşmıştı. Okullarda ortaya çıkan arbede sonucu eğitime sık sık ara veriliyordu. Üniversitelerin çoğu sağcıların eline geçmiş, sol görüşlü öğrencilerin okulla girmesine izin verilmiyordu. Bunun üzerine sol görüşlü öğrenciler sürekli yaşanılan bu olayları boykot etmeye başlamışlardı.

16-mart1.jpg

Solcu Öğrenciler, 1 Mart’tan itibaren artık toplu halinde okula gelmeye karar verdiler; ancak bu halde okulla girebiliyorlardı. İki grup arasındaki çekişme fitili ateşlenen bir bomba gibiydi; her an patlayabilirdi. Polisler fakülte içinde öğrenciler arasında her an çıkacak bir gerginliğe karşı hazır halde bulunuyordu. 7 Mart tarihinde İstanbul Emniyet Muavini Şükrü Balcı, polis müdürlüklerine bir uyarı yazısı gönderdi. 9-10 gün içinde solcu öğrencilerin okula devam etmesi halinde, öğrencilerin üzerine dinamik atılacağını söyledi. Yıllar sonra ortaya çıkan bu istihbarat, o zaman üstü kapatılmıştı. Bu uyarıdan sonra 9 gün sonra öğrenciler üzerine bomba atıldı. Bu bomba, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından ABD’den hibe edilen TNT Tahrip patlayıcısıydı. Bu bomba bir yüzbaşı tarafından Ülkü Derneği Ankara şube başkanı Abdullah Çatlı’ya verilmişti. Bu eylem için görev, ayakkabıcılık yapan, ülkücü eylemlerine katılmış Zülküf İsot’a verilmişti. İstanbul Üniversitesi’nde bugün sıradan bir gün değildi, bir şeyler olacağı öğretim üyeleri tarafından da sezilmişti. Polisler tarafından her zaman arka kapıdan çıkartılan öğrenciler, bu gün ana kapıdan çıkartılarak ateşin içine atılmışlardı. Polisler geride kalmış, ülkücüler tarafından “Beyazıt Komünistlere Mezar olacak” sloganları atılmaya başlanmıştı.

16-mart-2.jpg

Etrafındaki kalkan solcu öğrenciler yollarına devam ettiler 100 metre gittikten sonra bir bomba atıldı. 7 kişinin öldürüldüğü, birçok kişinin yaralandığı bu katliamda adeta bir can pazarı yaşandı. Kan kırmızı kanlara bürünen Beyazıt Meydanı akıllara kazınan bir yara olarak kaldı. Bombayı atan kişi arkasından koşan bir polis arkadan dur emri ile koşmayı bıraktı. Bu dur emrini veren” Reşat Altay”dan başkası değildi. Ülkücü ocaklarının mensubu olan Altay, bu olanların gerçekleşmesi için planlanan olayın içindeydi. (Reşat Altay Hran Dink suikasti'ne kadar da görevini yapmaya devam etti)

Bu Katliam İlk Üniversite Toplu Katliamıydı/ Ölenler

16-mart.jpg

  1. Abdullah Şimşek
  2. Baki Ekiz
  3. Cemil Sönmez
  4. Hamit Akıl
  5. Hatice Özen
  6. Murat Kurt
  7. Turan Ören

16 Mart 1978 yılında gerçekleşen katliamda hayatını yitirenler, Beyazıt Meydanı’nda bir çok kişinin katılımıyla uğurlandı."Her Katil Suç Mahaline döner" tezi gerçekleşti. Beyazıt Meydanı’nda düzenlenen cenaze töreninde çekilen videoda 16 Mart’ın tetikçisi Zülküf İsot da vardı. Her ne kadar saklansa da kameralardan kaçamamıştı. Neden bu törene katılmıştı, kan mı tutmuştu?

Zülküf İsot, Ablasına 16 Mart katliamının kendi yaptığını itiraf etti, vicdan azabı çektiğini söyleyen İsot, bu eylemi gerçekleşmemesi halinde kendisinin öldüreceklerini söylemişti. Eylemi gerçekleştirdikten sonra, Ülkücü ocaklarına mensup olan Lütfü Akti, tarafından öldürüldü. Bu katliamla itiraf yıllar sonra Ali Yurtaslan'dan geldi: bombayı Abdullah Çatlı’dan aldıklarını söyledi. Abdullah Çatlı'nın adı ilk defa o zaman medya tarafından duyuldu.

1988 yılında Beyazıt Katliamını, bu olayı yaşayan üniversite öğrencilerin cübbelerini giyip avukat olunca tekrardan açtılar. Uzun süre izlerini süren Avukatlar, Zülküf İsot'un ablasının konuşmasıyla katliamdan 10 yıl sonra davayı tekrardan gündeme getirmeyi başardılar. Üzerinde uzun zaman geçen bu olayın failleri kimdi? Henüz kimse bu olayla ilgili olarak yargılanmamıştı.

Peki, Abdullah Çatlı’ya ne oldu? Çatlı hiçbir ceza almadı. 3 Kasım 1996 yılında Balıkesir’in Susurluk ilçesinde yapmış olduğu kaza sonucu öldü. Bu olay “Susurluk Kazası” olarak tarihe geçti. Arkasında komplo teorileri olduğu söylenilen bu kaza da Eski emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ’da öldü.

Olayın failleri;

Zülküf İsot, konuşamadan öldürüldü;

Abdullah Çatlı, yargılamadan öldü;

Katliamda yargılanan Mehmet Gül, yıllar sonra MHP'den Milletvekili oldu.

Saldırganları koruyup, Polisi durduran Reşat Altay, Hrant Dink suikastinin öncesine kadar Emniyet Müdürlüğü görevine devam etti.

Not: Yukarıdaki araştırma haberi; Vikipedi gibi bağımsız sayfalardan, bu konuyla ilgili yapılan belgesellerden yola çıkılarak derlenmiştir.

NeOldu.com / Özel Haber

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.